SELAHATTİN DOĞAN

“ Altın ateşte/İnsan işte sınanır/sen ey adsız nefer/en basit en karmaşık/en kolay en çetin işte/Demirde, gülde ve ateşte sınandın. „

Doğum Yeri: Sinop – Erfelek – Sarıboğa köyü
Doğum Tarihi: 1954
Ölümsüzlük Yeri: İstanbul
Ölümsüzlük Tarihi: 2 Şubat 1978
Kod Adı: Mahir Şen
Konumu: Parti Üyesi – komutan

SELAHATTİN DOĞAN

Yoksul bir ailenin çocuğu olan Selahattin Doğan ancak ilkokulu bitirebildi. İnşaatlarda ve fabrikalarda işçilik yaptı.
İstanbul’a gelip bir mermer atölyesinde çalışmaya başladı. Oturduğu Güngören semtinde, Gün-Der adlı derneğin
kurulmasına öncülük etti. Gelişmeye açık biri olan Selahattin Doğan, Dev-Genç saflarında devrimci mücadeleye
katıldı. Kısa sürede Proletarya Partisi’nin düşünceleriyle tanışıp, onu benimsedi. Mücadeleye katılmasından sonra
gösterdiği gelişme nedeniyle, parti üyeliğine seçildi ve askeri komitede görevlendirildi.
5 Ocak 1978’de Süleyman Cihan ile Haznedar-Yayla durağında randevusu vardı. Randevuya ilk gelen kendisi
olmuştu. Bu sırada o bölgede başka bir devrimci örgütün eyleminden habersizdi ve çevre devlet güçleri
tarafından abluka altına alınmıştı. Polisin dur ihtarına karşı hiç tereddüt etmeden silahıyla karşılık verdi. Çatışma
sonrasında ağır yaralı olarak yakalandı. Götürüldüğü işkencehanelerde boyun eğmedi. Selahattin Doğan, 2 Şubat
1978 tarihinde işkencede katledildi.

Yaşasın Maoist gerilla!

Selahattin Doğan, 1954 yılında Sinop’un Erfelek ilçesi, Sarıboğa köyünde, dokuz kardeşin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlkokulu Sarıboğa’da okudu ve yoksulluktan dolayı ilkokulu okuduktan sonra, 14 yaşında İstanbul’a gitti. Burada mermercilik yapmaya başladı. Bu dönem içerisinde CHP Gençlik Kolları içerisinde faaliyet yürüttü. Kısa bir dönem sonra DEV-GENÇ saflarına geçti. 1974 yılında yoldaşlarıyla birlikte Güngören’de Günder Halk Derneği’ni kurdular. Selahattin sürekli olarak araştırır,yanlışları eleştirir ve yer yer küçük burjuvazinin hazımsızlığından dolayı onlarla sert tartışmalara girişirdi. Selahattin kararını vermişti. Bundan sonra mücadele yaşamını İbrahim Kaypakkaya’nın kurduğu Maoist parti saflarında sürdürme kararı aldı. Selahattin Karadeniz’de olun, Batı’da olsun, örgütlenme faaliyetinin yanısıra birçok askeri eylemlilikte de öne çıkan bir isim oldu. Çok sevdiği Cemil Oka yoldaşın şehit düşmesinden sonra mücadeleye daha azimle sarıldı. 1978yılında, Haznedar Yayla durağında yoldaşlarıyla buluşacaktı. Bir gün önce başka bir örggütün yaptığı banka soygunundan habersiz devlet güçlerinin çemberine düşer ve polisin kimlik sormasına karşılık, kimliğinin silahı olduğunu söyler. Daha sonra silahına sarılır ve çatışarak geri çekilir, yoldaşlarını kurtarır. Kendisi çıkmaz sokağa girdiğinden habersizdir ve işkenceciler onu yaralı yakalarlar. Kardeşlerinin İstanbul’daki evine depoladıkları askeri malzemeleri, köylüsü olan kadının ihbarı sonucu polisler ele geçirir. Selahattin onlarca insanı kurtarmak için malzemeleri silah zoruyla depoladığını söyler. Bunun üzerine işkenceciler onu uzun işkenceler sonucunda 1978 Şubat’ında katlederler. Yoldaşları, ailesi ve köylüleri Selahattin’i, ona yakışır bir şekilde doğup büyüdüğü Sarıboğa köyünde toprağa verirler.

Bizler diyoruz ki, Selahattin’i bedenen aramızdan aldılar ama doğup büyüdüğü yerde onlarca seveni çocuklarına Selahattin ismini koydu. Yüzlerce Slahattin feodal-faşist sisteme kin kusmaya başladı. Anısı önünde saygıyla eğiliyor ve Yaşasın Halk Savaşı, Yaşasın Maoist Gerilla Savaşı diyoruz.

Ailesi ve sevenleri adına yeğenleri:

Selahattin, Sibel, Seçil, Artuncan, Hasan, Kader, Hamide, Onur, Uğur, Aygün, İbrahim, Enver, Zafer, Şahin, Dilek, Doğan ve İlker.