Tarihçemiz

programdan;

Maoist Komünist Parti’nin Dayandığı Tarihsel Miras Ve Doğuşu

1)          Maoist Komünist Parti(MKP), Marks ve Engels’in kurucu önderi oldukları Komünist bilim ve ideolojinin Marks’tan Mao’ya ve özellikle Mao önderliğindeki dersleri evrensel olan bilimimiz ve ideolojimizin Maoizm’e ulaşmasını sağlayan Büyük Proleter Kültür Devrimi’(BPKD)nin ürünüdür. 

MKP, 10 Eylül 1920 yılında Bakü’de Mustafa Suphi ve diğer önder kadrolar tarafından kurulan Türkiye Komünist Partisi(TKP)’nin, Komünist mirasıdır. Komünist fikirler M. Suphilerden önce de sistematize olmasalar da mevcuttur. Komünist Manifesto, M. Suphi’den önce Ermeni Komünist aydınlar tarafından çevrilmiş ve yayınlanması egemenlerce yasaklanmıştı. Mustafa Suphi ve 14 önder kadronun Ocak 1921 yılında Kemalistlerce katledilmesinin ardından, parti önderliği revizyonistlerin eline geçti. Partinin başına geçen Şefik Hüsnü, 30 yıllık önderliği boyunca revizyonist bir hat izledi. Bu revizyonist önderlik altındaki TKP, bir müddet devrim sürecini “sosyalist devrim” olarak tespit etti ve bunu da Kemalist iktidardan bekledi. Daha sonra ise “sosyalist devrim” şiarından vazgeçerek bu kez de Menşevik mantıkla Kemalist iktidarın Demokratik Devrimin görevlerini tamamlamasını ve sosyalist devrim için yolu düzlemesini beklemeye koyuldu. TKP, köylülerin devrimci rolünü küçümseyerek işçi sınıfı önderliğinde köylülere dayanarak Demokratik Halk Devrimini başarmayı ve oradan sosyalizme geçmeyi, yani Marksist-Leninist kesintisiz ve aşamalı devrim teorisini reddetti.

O dönemdeki yarı-sömürge, yarı-feodal ve çok uluslu toplumun nesnel gerçekliği ile Marksizm-Leninizm teorisini birleştiremedi. İşçi-köylü ittifakını esas almayarak silahlı mücadele yolunu reddetti. Refik Saydam faşist hükümetini destekleyecek kadar ML’ den uzaklaşarak Kemalist iktidara kölece bağlılık gösterdi.

Kemalist iktidarın Kürt ulusuna ve azınlık milliyetlere, özellikle de Kürt ulusuna yönelik uygulanan amansız milli baskı ve kitle katliamlarına alkış tuttu. Kürt ulusal hareketine yönelik bastırma ve katliam politikasını “feodalizmin tasfiyesi” olarak değerlendirip destekledi.

Bu, 2. Enternasyonalle sistemleşmiş, kökleri Komünist hareketin tarihinde de mevcut olan burjuva aydınlanmacı medeniyet paradigmasının sonuçlarıydı. Devrim ve sosyalizm, yüksek düzeyde gelişmiş üretici güçler üzerinde telakki ediliyor, burjuva cumhuriyet kalkınmacı stratejilerle devrimci olarak görülüyordu. Ezilenlerin isyanları ‘’ilerici’’ cumhuriyete karşı bir barbarlık olarak değerlendirilerek emperyalist ve uşağı burjuva siyasetler objektif olarak kutsanıyordu. TKP’ nin bu yanlış yönelimi, Jön-Türk, İttihatçılık ve Kemalist faşist cumhuriyete kadar bir kuyrukçuluğa yol açıyordu. Söz konusu kuyrukçuluk burjuva kapitalist medeniyet ve onun ezen ulus cumhuriyeti paradigmasını ilerici görme ile alakalıdır. Burjuva aydınlanma ve burjuva medeniyet-uygarlıkçı ve tarih anlayışı, faşist cumhuriyeti ve onun sözde laik-yurttaş kimliğini bir devrimcilik olarak görüyor, tüm ezilenlerin bunların hegomanyasına karşı mücadelesinin meşru ve demokratik mirasını sahiplenme yerine tam da Kemalist gericilikle objektif işbirliğine giriyordu. Aynı problemleri, burjuva aydınlanmacı felsefe ve tarih anlayışının yükünden kurtulamayan kendilerine Komünist diyen hareketin gidişatında da görmekteyiz. Batıcı ve Avrupa merkezci 2. Enternasyonal konseptinin sömürgeci kapitalist medeniyeti, kapitalist ulus devleti devrimcilik diye değerlendiren yükü, coğrafyamızda muazzam bir sistem gösteriyordu. Kemalist cumhuriyet ve ordusu, bir devrimci dinamik olarak ele alınıyor ve onların Kürt, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani ve diğer ezilenlere yönelik katliamları ve tekçi ulus-devlet yaratma operasyonları destekleniyordu.

Ermeni, Dersim gibi soykırımlar feodalizme karşı bir uygarlık ve hızla demokratikleşme girişimleri ve eylemi olarak değerlendiriliyordu.

Tüm bu yanlışlar son derece önemli düzeylerde 3. Enternasyonal (Komintern)’de de mevcuttu. Ve hatta proletarya biliminin büyük ustaları Lenin, Stalin ve Mao yoldaşlarda da bu olumsuzluklardan köklü bir kopuş yoktu. Marks ve Engels yoldaşlarda da Doğu ve Hindistan sorununu ele alışta sömürge siyasetlerinin objektif ilerici görülmesi yanlışları mevcuttu. Yukarıdaki bahsi geçen bütün ezilenlere yönelik baskı ve katliamlara ilişkin Uluslararası Komünist Hareket(UKH) içerisinde özellikle Komintern’ in ve o dönemin büyük ustalarının pragmatik ve oportünist politika eksenli yönelimleri görülmelidir.

M. Suphi önderliğindeki esas özü Komünist olan TKP’ nin çizgisi, Komintern çizgisinden bağımsız değildir. Tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla Komintern’in yönlendirdiği bir parti durumundadır.

Bu noktada 24 Nisan 1972’de kuruluşu ilan edilen MKP’nin ideolojik, siyasi ve örgütsel önceli TKP(ML), tüm bu hatalara karşı keskin bir kopuşu ifade eder. Hareketimiz, Ermeni, Dersim vd soykırımlarına, Kürt vd. katliamlara karşı çıktı. Jön-Türkçü, İttihatçı ve Kemalist cumhuriyetçi mirası, kökleriyle reddetti. Pir Sultanların, Şeyh Bedrettinlerin, Babailerin, ezilen Kürt ulusunun isyanlarının vd. lerinin ilerici, kahraman, demokratik ve devrimci miraslarına sahip çıktı. Bu, dünya ve Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekliğinde yeni nitel bir tarih bilinci ve tarihsel doğruluştu. Bu doğruluşun önderi ve Komünizmin özüne sarılan Kaypakkaya, devrimci metotla gerçeği, tüm dünyada ve tarihte ilk kez formüle ediyordu.

Partimiz MKP’de bu perspektifle günümüzün objektif gerçekliklerine yaklaşmak zorundadır. Yukarıdaki geçmiş tarihsel mirasta ’68 Gençlik Hareketi, 15-16 Haziran ve onu da aşarak Komünistlerin öğrenmesine çok önemli zeminler sunan 2013 Gezi Parkı ve Taksim’de başlayıp yayılan Haziran Ayaklanması son derece önemli öğretici dersler içermektedir. Partimiz MKP, bu tarihsel mirasa Komünist bilinçle sahip çıktığını ve ilerletme sorumluluğunu ilan eder.      

2)          Mustafa Suphi ve diğer önder kadroların katledilmesinden sonra TKP, elli yıl boyunca bir reform partisi olmaktan ileri gidemedi.

M. Suphilerin Kemalistlerce katledilmelerinden sonra TKP ve bütün önderlikleri de geçmişin hatalarını ideoloji ve politikası itibariyle sistemleştirerek devam ettirdi. Tüm bu ideolojik, politik ve örgütsel nedenlerden dolayı 1972 yılının 24 Nisan’ında Komünist önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA önderliğinde kurulan öncelimiz TKP(ML), 50 yıllık TKP’nin bütün tarihinin takipçisi ve mirasçısı değildir.

3)          1970’li yılların başında başta Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi olmak üzere, Kürt-Türk ulusu ve çeşitli azınlık milliyetlere mensup kahraman işçi sınıfımızın, fedakar köylülerimizin ve yiğit gençliğimizin çığ gibi yükselen mücadeleleri ve hızla yayılan Marksist-Leninist-Maoist eserlerin etkisi ezilen yığınların mücadelesine önderlik edecek genç bir komünist hareketin doğmasına elverişli bir ortam hazırladı.

4)          Marksizm-Leninizm biliminin başkan Mao öncesi kilometre taşlarıyla sınırlı olduğu düşünülemez. Dolayısıyla bu temel miras üzerinde yükselen komünizmin Maoizm ile yakaladığı yeni bir nitel aşamanın ürünü olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan ve çeşitli azınlık milliyetlerden proletaryanın öncü örgütü TKP(ML), 24 Nisan 1972’de Komünist önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA önderliğinde Malatya’nın Kürecik dağlarında kuruldu.

5)          TKP(ML)’nin kuruluşu; uluslararası komünist hareket içinde başını modern revizyonist Kruşçev’ in çektiği Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine ihanetin dünya ölçeğinde kol gezdiği bir ortamda, bilimin yeni bir aşamasının adı olan Maoizm bayrağının Türkiye- Kuzey-Kürdistan topraklarında göndere çekilmesidir.

6)          TKP(ML)’nin kuruluşu; 3. Enternasyonalin bir şubesi olarak kurulan TKP’ nin henüz çok genç iken, önderi M. Suphi ve 14 önder kadronun faşist Kemalist iktidar tarafından katledilmesinden 50 yıl sonra Türk-Kürt ulusu ve çeşitli azınlık milliyetlerden işçi sınıfımızın, yeniden öncü kurmayına kavuşmasıdır.

7)          TKP(ML)’nin kuruluşu; başta işçi sınıfımız olmak üzere, bütün emekçi yığınlar üzerinde elli yıl boyunca bir karabasan gibi çöken revizyonist-reformist, Troçkist, sosyal şoven, teslimiyetçi, tasfiyeci akım ve örgütlerin ideolojik etkisinin kırılması ve devrimin gerçek siyasi mecrasına yöneltilmesi demektir.

8)          TKP(ML)’nin kuruluşu; faşist Kemalist ideolojinin başta sol ve sol görünümlü hareketler olmak üzere, kitleleri ahtapot ağı gibi sarmaladığı, toplumun devrimci dinamiklerinin tamamen sisteme yedeklenmeye çalışıldığı, devrimin faşist ordu ve parlamentodan beklendiği, 1961 faşist anayasasının “devrim anayasası” olarak lanse edilip savunulmaya çalışıldığı, Kürt ulusu yok sayılarak; ulusların kendi kaderini tayin hakkının ayaklar altına alındığı bir dönemde Marksist-Leninist-Maoist devlet, devrim ve parti kuramının teori ve pratiği ile ayakları üzerine oturtulmasıdır.

9)          TKP(ML)’nin kuruluşu; subjektivizmden, revizyonizmden, Troçkizm’ den ve dogmatizmden arınmış, kitlelerle kaynaşmış, teori ile pratiği birleştiren, özeleştiri metodunu ve parti içi iki çizgi mücadelesini kendi gelişmesinin motoru olarak benimseyip uygulayan, disiplinli komünist partisi; böyle bir partinin önderliğinde Halk Silahlı Kuvvetleri ve yine böyle bir partinin önderliğinde Halkın Birleşik Cephesi silahlarını düşmanlarını yenmede devrimin üç stratejik silahı ile birlikte halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizme taşımada işçi sınıfımızın öncü müfrezesi ile yeniden kucaklaşmasıdır.

10)        TKP(ML)’nin kuruluşu; Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Marks-Engels-Lenin-Stalin ve Mao’nun ışıklı yolunda bağımsızlık, halk demokrasisi, sosyalizm ve yüce komünizm mücadelesinin, proleter dünya devriminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesidir.

11)        TKP(ML)’nin kuruluşunda, kurucu komünist önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA’nın Seçme Eserleri’ nde 5 temel belge adı altında toplanan ve aynı zamanda TKP(ML)’nin programatik ilke ve görüşleri olarak ifadesini bulan bu belge, Maoist Komünist Parti ile yeni nitel bir seviyeye ulaşmıştır. Komünist bilim, ideoloji ve teorinin bir eylem kılavuzu olarak sıçramalı nitel ilerlemeler göstereceği gerçeğinin somut bir göstergesi olan MKP’ nin yönelimi fevkalade anlaşılır bir durumdur.

12)        TKP(ML)’nin ismi, 15 Eylül 2002’de gerçekleştirdiğimiz 1. Kongre ile Marksizm-Leninizm biliminin Maoizm ile vardığı nitel aşama temel alınarak Maoist Komünist Parti (MKP) olarak değiştirildi.  

13)        MKP; TKP(ML)’nin ideolojik, politik ve örgütsel devamı olduğundan TKP(ML) ile aynı tarihsel mirasın sahibi ve onun nitel olarak ileri seviyede devamcısıdır.