Tam on yıl önce, Rojava’da, 19 Temmuz 2012’de bir tarih yazıldı. Önce Kobane başı çekti; Kobane halkı demokratik özerkliğini ilan etti ve devrim bayrağını göndere çekti. Ardı sıra Efrin ve Cizire Kantonları geldi; deyim yerindeyse tüm Rojava kentleri serhildana kalktı ve özgürlüğünü kazandı. Kürt Özgürlük Hareketi, Arap isyanıyla bölgede oluşan kaos aralığını değerlendirerek, Rojava topraklarında yaşayan halkların bir arada, demokratik ve özgür bir yaşamı inşa etmelerinin önünü açan devrime öncülük etti. Kadın, erkek, genç, yaşlı tüm Rojava halkı yüreğini koydu bu devrime. Elinde ne varsa silaha çevirdi, 2011 Suriye’de başlayan iç savaşa özgürlüğün dili, devrimin rengiyle yanıt verdi.
Rojava devrimi, 21. yüzyılın ilk devrimi olmanın yanı sıra bir kadın devrimi olarak da dünya devrimler tarihine adını yazdırdı. 21. yüzyılın, aynı zamanda kadın devrimleri yüzyılı olacağının muştulayıcısı oldu. Dinci gericiliğin alabildiğine hakim olduğu bir coğrafyada kadınlar, tüm kölelik zincirlerini kopartarak devrime katıldı. Kürt Özgürlük Hareketi, “özgür kadın, özgür toplum” şiarıyla Rojava devriminin önünü açtı. Her toplumsal kesim, bu devrimde kendi özgürlüğünü buldu, herkes gelecek özlemleri ile sarıldı devrime. Ama en çok da kadınlar… Çünkü ulusal kölelik zinciriyle birlikte, cinsel kölelik zincirini de parçalamanın yolunu açıyordu devrim. Bu yüzden kadınlar, devrimi tüm hücreleriyle sahiplendiler. Kendilerini devrime verdiler, kendilerinde devrim yaptılar.
Bir devrim ki dünya halklarının enternasyonalist dayanışmasıyla sarmalandı. Bir devrim ki dünyanın birçok köşesinden kadınların isyan ve direniş ezgileriyle beslendi. Bir devrim ki bölge halklarının kurtuluşu için buzkıran oldu.
Bölgede ve Rojava’da, tarihsel gericilik birikiminin sonucunda, kadınların, iki kat daha ağırlaşan kölelik prangasını parçalayan; siyasal, toplumsal, ekonomik, askeri her alanda, kadınların, eşit temsil ve katılımını, özgürce gelişimini sağlayan devrim, bugün Kuzey-Doğu Suriye’ye yayılmış olarak adeta çölün ortasında bir vaha misali capcanlı yaşıyor. Dünya halklarının ve kadınların umudunu büyütüyor.
Devrim, emperyalistlerin, bölgedeki gerici ve faşist devletlerin, çetelerin kuşatması altında bulunuyor. 2012’den beri bu coğrafyada iki ayrı dünya çarpışıyor. Rojava devrimi, halkların özgürlük mücadelesi için olduğu kadar, kadın devrimi olarak kadınların kurtuluş mücadelesi için de esin kaynağıdır. Rojava devrimi şahsında başta işgalci faşist Türk devleti olmak üzere tüm gerici güçler, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen halkların, kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin özgürlük arayışını bastırmak, yok etmek istiyor. Tam da bu yüzden kendi geleceğimizi sahiplenircesine sarılacak, esinleyici bir çıkış olarak yönümüzü Rojava kadın devrimine döneceğiz.
Rojava Devrimi ölümsüzlerin alınteri, canı ve kanıyla sulandı, büyüdü. Her alanda eski ve yeni dünyanın çarpışması olarak yaşanan amansız bir kavganın, savaşın içerisinden geçerek gelişti, sağlamlaştı. Yeniden bir işgal savaşıyla bu devrimi boğma arayışına giren faşist AKP-MHP iktidarına karşı mücadelede bir kez daha sınanacak.
Bugün, AKP-MHP faşist iktidarı, ekonomik, siyasal, toplumsal her alanda bir kriz girdabının içerisinde debelenmektedir. Faşist iktidar için bu çoklu kriz sarmalından bir çıkış yolu yok. Tam da bunun için Kürt halkına dönük işgal ve savaş politikası üzerinden yeniden bir çıkış sağlamak istemektedir. Ama nafile! Ne Güney Kürdistan’da, ne Rojava’da, ne de Kuzey Kürdistan’da bu savaşı kazanamayacak.
Kürt halkının kazanımlarını yok etmeyi ve tüm toplumsal muhalefet dinamiklerini ezerek faşist kurumsallaşmayı ileriden tahkim etmeyi hedefleyen AKP-MHP iktidarına karşı, her alan ve düzeyde mücadele etmeliyiz. İşgal savaşına karşı sesimizi yükseltebilmemiz, ancak bu savaş konseptini cepheden karşılayıp parçalayacak bir eylem hattını örgütlemekle, buzkıran işlevi görebilecek bir öncü çıkışla mümkündür.
Türkiye devriminin ayağındaki en büyük pranga, kitlelerin şoven duygularıdır. Bu aynı zamanda sınıf düşmanının ardında saf tutmak, onun sınıfsal, ulusal ve cinsel sömürü, baskı ve tahakküm saldırısının sessiz onaycısı, uygulayıcısı durumuna düşmektir. Oysa bu saldırı biz işçi sınıfı ve emekçilere, kadın ve ezilen cinsel kimliklere karşıdır. Kendi davası için dövüşmeyen dövüşür başkasının davası için. Bu kadar yalın ve net.
Bugün Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimini var eden halkların; Kürdü, Arabı, Süryanisi, Ermenisi, Türkmeni tüm milliyetlerden kadınların özgür yaşamını savunmak, devrimlerine siper olmak en temel devrimci görevimizdir.
Herkesin Rojava devrimini savunmak, bu işgali durdurmak için yapacağı bir şey var. Rojava kadın devrimi, bölge halkları ve dünya kadın kitleleri için bir dönüm noktasıdır. Onu kendimizden bir parça olarak sahiplenmek ve büyütmek zorundayız. Bugün kadın özgürlük mücadelesini savunuyorsak, Rojava devrimini savunmak ve büyütmek için, başta Kürt halkı olmak üzere Kuzey-Doğu Suriye halklarıyla yan yana saf tutmak zorundayız. Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’nin işgaline karşı mücadele etmek; faşist Türk devletinin Rojava devrimini boğma hedefiyle olası yeni savaş planlarına set çekmek zorundayız. Nasıl ki Kürt halkı özgür olmadan Türkiye halkları özgürleşemezse, Rojava kadın devrimi savunulmadan da kadın özgürlük mücadelesi yürütülemez. Sınıfsız, sömürüsüz, cins ayrımsız bir dünyayı gerçekleştirecek bir devrimi savunuyorsak, kadınların birleşik devrim mücadelesini yükseltmek, Rojava devriminin yanında saf tutmak ve Kuzey-Doğu Suriye’yi Türkiye’nin Vietnamı’na çevirmek zorundayız.
Rojava devrimi, bugün hala dünya halkları ve kadınlar için esinleyici bir deneyim olarak varlığını sürdürüyorsa, bu, devrimi canları pahasına savunan Şilan Kobane, Arin Mirkan, Avesta Xabur, Hevrin Xelef, Zehra Berkeller sayesindedir. Elde silah savaş mevzilerine koşan genç kadınların, kucağına torununu değil keleşi alıp öz savunma mücadelesine katılan annelerin sayesindedir. Rojava devrimini kendi devrimleri, Kürt halkının özgürlük mücadelesini Türkiye devriminin kopmaz bir parçası olarak gören Türkiye ve Kuzey Kürdistanlı devrimci kadınların; dünyanın dört bir yanından gelip enternasyonalist dayanışmanın en ileri örneğini gösteren devrimci kadınların, Kader Ortakkaya’nın, Sarya Özgür’ün, İvana Hoffman’ın, Ceren Güneş’in, Aynur Ada’nın ve Helin Karçox’un ve daha nice enternasyonalist devrimcinin sayesindedir. Devrimi yaşatmak için yaşamlarını ortaya koyan ölümsüzleşenlerimizin devrim ideallerine sahip çıkacak, işgalci, faşist Türk devletine karşı savaşacak, 21. yüzyılı kadın devrimleri yüzyılı yapacağız!
KBDH Genel Konseyi
19 Temmuz 2022