BABA ERDOĞAN

Doğum Yeri: Dersim-Hozat-Sirtıkan köyü (Yüceldi)
Doğum Tarihi: 02 Ocak 1960
Ölümsüzlük Yeri: Tokat – Almus
Ölümsüzlük Tarihi: 17 Eylül 1990
Kod Adı: Ali Haydar, Hasan
Konumu: P. GS Yardımcısı – MK-SB Üyesi

TKP(ML)’nin Genel Sekreter Yardımcısı, MK Onur Üyesi ve Halk Ordusu’nun seçkin komutanlarından Baba Erdoğan (Babil), Almus Gümelönü Jandarma Karakolu baskınında şehit düştü.


1977 yılında mücadeleye katıldı. 1981 yılında 2.Konferansın Hozat’ın bir dağ köyünde yapılmasında emeği geçer. Konferans boyunca kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirir. Sonrasınada ise tüm ülkeye 12 Eylül karanlığının çöktüğü bir dönemde Babil içinde sıkıntılı dönemler başlar. Ekonomik sıkıntılar onu büyük şehirlere sürükler. Elazığ, İstanbul gibi şehirlerde kahvelerde, lokantalarda, kömür ocaklarında çalışır. 1 Mayıs 1980 Tunceli olaylarından dolayı hakkında tutuklama kararı olduğu için aranır durumdadır. Bu dönemde gerillaya katılma talebi 2.MK tarafından reddedilir ve o dönemde birçok ileri sempatizan gibi MK kararıyla devlete askerlik yapmaya gönderilir. 1981- 1984 yılları arasında Babil’in yaşamında farklı şehirlerde işçilik, cezaevi süreci ve askerlik gibi olaylar yeralır. Daha sonra tekrar köye döner. Bu dönemde herkesin daha geriye çekildiği bir dönemde O evli ve iki çocuk babası olmasına rağmen daha ileriye doğru atılır, aynı zamanda Parti Aday Üyesi’dir. Artık evden daha sık ayrılmakta ve birkaç gün boyunca dönmemektedir. Yerleşik milis olarak dönem dönem eylemlerde de yer almaktadır. 1985 kışında Hozat İlçe Merkezinde bir ihbarcının cezalandırılması olayından sonra aranır duruma düşünce, artık hiçde yabancısı olmadığı dağlar onun için artık bir mesken olur. Babil artık gerilladır.
Babil, bir yandan askeri yönüyle sivrilirken, diğer taraftan siyasi olarak hızla gelişir. Konferans tartışmalarının yoğunlaştığı bu dönem, aynı zamanda kırsalda ağır kayıplarında yaşandığı bir dönemdir. 1987 yılında TKP(ML) içinde DABK – Merkez ayrımı yaşandığında, Babil DABK kanadından yana tavrını koyarak, 1987 Eylül’ünde DABK yönetim kadrosu içerisinde, DABK Sekreter Yardımcısı olarak yerini alır. Daha sonraki süreçte bölge komutanlığını üstlenerek 1980 sonrası sadece ihbarcı cezalandırmaktan ve sürekli kayıp vermekten ibaret olan gerilla pratiğinde sıçrama yaratır. 1987 sonbaharında Hozat Cezaevi Baskını, Çemişgezek Askerlik Şubesi Baskını, Seçim sandıklarının imha edilmesi gibi başarılı eylemlere imza atar. 1987 Aralık sonlarında, 12 Eylül sonrası sessizliğin hüküm sürdüğü şehirlerdeki bu sessizliği kırmak ve TKP(ML) ‘nin adını duyurmak için Manuel Demir’in yanına Marmara Bölgesine gelir.
10 Ocak 1988’de ki Kandıra 196. Piyade Alayı’nı silah olarak yanlarında sadece bir tabanca olan bir gerilla birliği ile basar. Gece girdikleri alayda askerleri ve subayları teslim alarak silahara el koyarlar. Bir birlik silahları alıp yola çıkarken, Babil’in komutasındaki diğer birlik, zaman kazandırmak için Alay’da kalırlar ve kendisi baskın sırasında ayağından yaralanmasına karşın asker ve subaylara kötü davranmadan, onlara birkaç saat boyunca devrim ve parti propagandası yaparlar. Bu olay o zamana kadar devrimcileri tanımayan askerleri öyle etkilerki, sonraki süreçte mahkemelere tanık olarak çağrıldıklarında, mahkeme salonunda Babil’i teşhis etmiyeceklerdir. Salon dışındada Babil’in yakınlarına ona duydukları saygıyı dile getireceklerdir. Ocak ayı sonunda, başka bir eylem sonrası yakalanan bazı sempatizanların çözülmesiyle başlayan operasyon, TKP(ML) MK Üyesi Manuel DEMİR’in kurşuna dizilerek katledilmesi ve Baba ERDOĞAN’ın yakalanmasıyla sonuçlanır. Babil yakalandığı ilk günlerde, gözaltında olduğu kabul edilmez ve bir hücre evinde çıkan çatışma sonrası ağır yaralı olarak kaçtığı yönünde günlük gazetelerin başsayfalarında uydurma haberler çıkar. Böylece Manuel gibi Babil’i de öldürmek için zemin oluşturulmaya çalışılır. Emniyette de kendisine Manuel gibi katledileceği söylenir. Bu dönemde gerek ailesi, gerekse yoldaşları, yurt içinde ve yurt dışında aktif bir kampanya başlatarak, Baba Erdoğan’ın gözaltında kaybedileceğini basına ve kamuoyuna çeşitli eylemliliklerle, işgallerle taşırlar. Böylece İstanbul Emniyeti Babil’in ellerinde olduğunu açıklamak zorunda kalır. Daha sonra ise cezaevi süreci başlar.

Babil emniyet ve sonrası mahkeme sürecinde önderi İbrahim Kaypakkaya gibi aktif direnme ve savunma çizgisini benimseyerek, karşı devrim güçlerine karşı TKP(ML)’ yi savunmuştur. Cezaevi sürecinde sadece kendi yoldaşlarının değil, aynı zamanda diğer devrimci yapılarında saygısını ve güvenini kazanmıştır. O dönem devrimci tutsakların 2 temsilcisinden biri Babil, diğeri ise Devrimci Sol’dan Bedri Yağan’dır. Cezaevine girer girmez Babil hemen firar çalışmalarınada başlar. Başarısızlıkla sonuçlanan birkaç tünel girişiminden sonra İdare tarafından gardiyanlara zimmetlenir. Firar çalışmalarının yanısıra Parti sorunlarıylada aktif olarak uğraşır. 1989’da yapılan DABK 3.Konferansında fahri MK Üyeliğine seçilir. Bu dönemde MK’ ne ulaştırdığı yazılarında TKP(ML) güçlerinin birleşmesi için aktif çalışır. Bir taraftanda “Bir Dersim Yetmez, Hedef Bin Dersim” olmalı şiarıyla Karadeniz Bölgesinin gerilla mücadelesine açılması için altyapı çalışmalarına başlar.
1990 Mayıs’ında Devrimci Sol’un örgütlediği bir firar eylemiyle, devletin sırrını çözemediği bir yöntemle Bayrampaşa Cezaevinden firar ederler. Babil, Dersim’e ulaştığında, devlet güçleri onun firarından bile habersizken, O, 1 Haziran 1990’da Ovacık Çalbaşı Köyünde, Bir Yüzbaşı komutasındaki askeri birliğin köy içinde kuşatılması eylemine komuta eder. Devlet güçleri öyle acizleşirki, gün boyunca köylüleri kendilerine siper ederek, köyevlerinin dışına çıkamazlar. Babil, Dersim köylüleri tarafından öylesine çok sevilen bir gerilladır ki, cezaevi firarı sonrası gittiği 42 Köyde kendisine kurban kesilerek karşılanmıştır.


Haziran 1990’da yapılan TKP(ML) MK Olağanüstü toplantısında Genel Sekreter Yardımcılığı ve MK – SB Üyeliğine atanır. Babil hiç vakit kaybetmeden, Ağustos 1990’da, cezaevindeyken altyapı çalışmalarını başlattığı Karadeniz Bölgesine geçiş yaparak, gerilla mücadelesini başlatır ve TKP(ML) tarihinde bir ilke imza atar, Bu bölgede kısa sürede gerilla birliğini oluşturarak, bir aylık bir süre içerisinde, Sivas ve Tokat’da yol kesme, kimlik kontrolu ve parti propagandası yapma, devlet şantiyelerini basarak dinamit gibi araç ve gereçlere el koyma gibi eylemliliklere komuta eder. Gerilla birliğine yeni katılımlar olmasına karşın, silahlanma sorunu vardır. Birliğin bütün teçhizatı bir uzun namlulu silah ve birde tabancadan ibarettir. Bu silahlanma sorununu çözmek için 16 Eylül 1990’da Tokat – Almus – Gümelönü Köyü Karakolu’nu basar. Bir astsubayın öldüğü,bir askerin yaralandığı bu baskın Babil’in de son baskınıdır. Babil yaralı olarak yoldaşları tarafından karakoldan uzaklaştırıldiktan sonra kan kaybından şehit düşer.
O bir kavga adamıydı. Kavganın en zorlusunu, en kahramancasına yaşamında nakış nakış işledi. Geride kalanlara iyi bir miras bıraktı. Yaşamı kavga tarihiydi. Baskınlardan, çatışmalardan, çemberlerden geçti. Kimi zaman kuşattı, kimi zaman kuşatıldı. Tutsak düştü. Zindanlarda dövüştü, firarlar örgütledi, toprak altında çalıştı, duvarlar deldi. Yine baskında yine kuşatmadaydı. Vurdu ve vuruldu. O’nun anısıyla yaşıyor, düşüncesiyle savaşıyoruz.


Toprak yeni doğumlara gebe
Taa ötelerde
çok uzaklarda
Ağıtlar yakıyordu Munzur
Vurulmuştu
Barut kokusu içinde
Mermi sağanağı altındaydı
O, dimdik ayaktaydı
Mahmuzlayıp bulutları, kaldırdı dörtnala
Ve, karıştı Kızılırmağa
Aktı …
Aktı …
Aktı …
Ateş Hattına doğru !!!…
H.Uludağ