Yaşasın Nepal Komünist Partisi(Maoist) Önderliğindeki Nepal Halklarının Kurtuluş Mücadelesi!

Nepal de Maoistlerin de katıldığı seçimler, Nepal halkları nezdinde yarattıkları destek açısından, oldukça önemli bir tabloyu ortaya çıkarmıştır. Maoistlerin basın yayın kurumları, serbest hareket etme koşulları, ekonomik olanakları ve uluslararası destek temelindeki yetersizliklerini de dikkate aldığımızda oldukça dezavantajlı olmalarına rağmen, bu sonuçları elde etmelerini sıradan bir başarı olarak görmek eksik bir değerlendirme olacağı gibi, başarısızlık olarak nitelemek büyük bir haksızlık ve yanılgı olacaktır.

Halkların kurtuluşu temelinde verilen mücadelenin kitlelerde yarattığı güvenin bir sonucu olarak Nepal Komünist Partisi(Maoist)’in bütün emperyalistler ve gericilerin propagandalarına karşın, kırkın üzerinde partiden oluşan meclis sandalyelerinin tek başına yarıya yakınını kazanmaları, küçümsenmeyecek bir başarıdır.

Tabi ki Maoistlerin, kitlelerin önemli oranda desteğini almaları hiçbir şekilde seçim sürecinde ortaya koydukları taleplerle açıklanamaz. Bu seçimlerde Maoistlerin, binlerce yıllık gerici gelenekle beslenen 240 yıllık zorba krallık rejimine karşı yıllardır, binlerce komünist ve devrimcinin yaşamına mal olan halkların kurtuluşu uğruna yürüttükleri haklı ve meşru devrim mücadelesinin yol açtığı, somut bir gerçekliktir.

Açık olarak ifade edebiliriz ki seçim sonuçları, hiç tartışmasız şimdiye kadar halkın somut sorunlarına dayalı gerçek kurtuluşları uğruna verilen devrim mücadelesinde Marksizm-Leninizm-Maoizm önderlikli sürdürülen halk savaşının kazanımı ve ürünüdür.

 Dünya koşulları çerçevesinde bildiğimiz boyutlarıyla, Nepal de ki gelişmelere baktığımızda, Maoistlerin Nepal de düşmanlarımızı bölerek, halk güçlerini birleştirmek temelinde uyguladıkları bu seçim taktiği, Nepal halkları lehine olumlu sonuçlar içermektedir.

Seçimler, stratejik hedeflerimize ulaşmada taktik bir meseledir. Komünistler tarihsel olarak Nepal de ki biçimiyle ya da başka biçimlerde, ilke ve amaçlarına ters düşmeyen tüm mücadele araçları arasında strateji ve taktik, esas ve tali ayrımını net olarak yaparak, birçok aracı ustaca kullanarak düşmanı geriletip bölmüş, devrimin dostlarını ise birleştirerek halkların kurtuluşunu yakınlaştırmıştır. Nepal deki gelişmeleri bu temelde ele almak, doğru olandır.

Uygulanan bu taktikle ortaya çıkarılan tablo, çok açık ki doğru kullanıldığında öncelikle, gericilerin önemli bir kesimini oluşturan monarşi başta olmak üzere feodal kesimi ortadan kaldırarak yok edecektir. Bunun yanında toprak reformu yapmak, kadın sorununun çözümüne ilişkin adımları atmak, ulusal ve azınlık sorunlarında doğru çözümler üretmek, kast sistemini kaldırmak, halkların ekonomik refahını yükseltme çabaları devrim için halkları kazanıp örgütlemede önemli bir adım olacaktır. Yine alt yapı çalışmalarının halkların yararına kullanılması, ekonomik olanakların bir avucun çıkarına kullanılmasını olanaklar dahilinde engellemek, sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim, konut, iş alanlarında kitlelerin yararına adımlar atmaya çalışmak, hapishanelerde ki Maoist ve devrimcilerin çıkarılması, haksız ve gerici savaş politikalarının deşifre edilmesi vb. birçok sorunun halklar lehine çözümü ve teşhir edilmesi açısından da bir avantajdır.

Tüm bunların bir kısmı başarılamasa bile kitleler nezdinde bu gelişmelere karşı çıkan gericiler teşhir olacağı için, iki temelde de kazanım elde etmek Maoistlerin elindedir.

Bu olanakların doğru kullanılmaması halinde ise uluslararası burjuvazi bu boşluğu halkların ve NKP(M) nin aleyhine çevirecektir. Devrimin boğulması, kazanılan mevzilerin kaybedilmesi ve gerilemelerin yaşanması zemini de oldukça güçlüdür. Nepalli Maoistler komplolar, darbeler, suikastlar, kitlesel katliamlara karşı da her an uyanık ve tetikte olmalıdırlar. Burjuvazinin bu oyunlarının, en güçlü olduğumuz anlarda bile sürekli gündemde olacağını unutmamalıyız.  

Uyguladığımız taktikler yanlış tespit ve pratiklerden dolayı başarısız sonuçlanabilir. Bu gerçekten hareketle, Nepal de alınan olumlu sonuçların Maoistlerce doğru temelde ilerletilmemesi halinde, olumsuz sonuçlara dönüşebileceği gerçeğine de hazırlıklı olmalıyız.

Özellikle bu süreçlerde ortaya çıkan barış içerisinde, seçimle politik iktidarı alma heveslisi olan sistem içi reformist anlayışlara karşı, net bir ideolojik mücadele yürütmeliyiz. Nepal de yaşananların güçlü bir şekilde verilen halk savaşının kazanımları olduğunu ısrarla halklara kavratmalıyız. İşin burada bitmediğini, iktidarın alınmasının devrim mücadelesinin sürdürülmesiyle ancak zafere ulaşacağını açıklıkla savunmalıyız. Bizim gibi sosyo-ekonomik yapıya sahip olan ülkelerde de elbette halk savaşı verilmeden, seçimlerde belli başarılar elde edilebilir. Fakat gerçek kurtuluş hedefi olan devrime ulaşmak, asla mümkün olmayacaktır. Bu sistemi köklü olarak değiştirmek, bu günkü dünya koşullarında ancak zor ile yani devrimle mümkündür. Uygulanan taktikler bu hedefi yakınlaştıran, zayıf ya da güçlü roller oynamanın ilerisinde, hiçbir zaman belirleyici sonuçlar ortaya çıkaramazlar.

Her coğrafyada bu taktiğin başarılı olacağını mutlaklaştırmak bilimsel değil, yanlıştır. Her ülkede bu taktiği uygulayarak düşmanı bölelim anlayışı, hayalin politikası olacaktır. Terside aynıdır, başarısızlıkda mutlaklaştırılamaz. Bir taktiğin başarılı olması için yapılan analizler doğru olmasına rağmen, uygulanan yöntemler ve atılan yanlış adımlar mümkündür ki bu taktikleri kayıpla atlatmamıza neden olabilir. Taktiklerin her coğrafyada koşullara bağlı olarak farklılıklar arz edeceği kaçınılmazdır.

Barış içerisinde geçişi savunan burjuva yolcular, halk savaşının bu sonuçtaki ezici oranda belirleyici rolünü gizleyerek bu yolla da devrim olabilir fikriyle kitleleri yanlış yola sürüklemek isteyeceklerdir. Maoist komünistler bu noktada uyanık olmalı ve sürdürülecek ideolojik mücadeleyle bu eğilimleri boşa çıkarmalıdırlar. Bir an için bile Nepal in bu yöntemle eski iktidarı parçalayıp yeni iktidarı kurma yanılgısına düşülmemelidir.  Kazanılan her mevzinin halk savaşından bağımsız olmadığı bir gerçekken, halk savaşı ve parti, ordu ve cephe gibi temel araçlarından en küçük uzaklaşmanın da, hem iktidardan uzaklaşma, hem de mevzilerin kaybını beraberinde getireceği bir gerçektir.

Bu taktikle yetinen her anlayışın, yenilgiden kurtulamayacağı tarihte her defasında kanıtlanmıştır. Nepalli Maoistler halktan elde ettikleri büyük kitle desteğine önderlik edip oluşan avantajı kullanarak, hiç aksatmadan yoluna devam ederek Nepal Demokratik Halk Cumhuriyetine ilerlemelidirler.

Maoist komünistler olarak dünya gericiliği tarafından askeri bir saldırıyla yenilgiye uğrayan bir devrim mücadelesini, sistem içi anlayışla yitiren bir sonuçtan hiç tereddütsüz bir şekilde tercih ettiğimizi gayet açık olarak belirtebiliriz.

NKP(M) ile uluslar arası alanda iki çizgi mücadelesi temelinde farklılıklarımızı gözardı etmeden ve ideolojik mücadelemizi de aksatmadan, tüm olanaklarımızla dayanışmamızı sürdürdüğümüz bilinmelidir.

Nepal halklarının kendi kurtuluş mücadelesinde,  Maoist öncülerinin etrafında insanlığın kurtuluşu için kenetlenmesini selamlıyoruz. NKP(Maoist) inde önderlik rolünü oynayarak bu güveni ve gücü hızlı bir adımla halkların kurtuluşu temelinde örgütlenmeye çevirerek, halkları gerçek kurtuluşu olan kendi iktidarlarına kavuşturması yürüyüşünde yoldaşça destekliyoruz. Sosyalist ülkelerdeki geriye dönüşler sonrası atılacak böyle bir adım, savaş alanı ve zulüm diyarına çevrilen yerkürede ezilen ve sömürülen dünya halklarının yüzlerini tekrar güçlü bir şekilde sosyalizme dönmelerini sağlayacaktır. Bu rol çok açık görülmeli ve Nepal halkları uluslar arası alanda güçlü bir şekilde desteklenmelidir.

Yaşasın Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm Mücadelemiz!

Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Halk Savaşı!

Maoist Komünist Partisi

Merkez Komitesi-Siyasi Bürosu

                                                                                 Mayıs 2008