Meriç Nehri 31 Ekim 2023 günü kızıla boyandı. Harika Kızılkaya, Burak Ağarmış, Özkan Güzel, Erdoğan Çakır isimli devrimciler AKP-MHP faşizminin kurşunları karşısında diz çökmediler. Diz çökmeyen bu devrimciler, ölümsüzleştikleri son ana kadar ülkeye girme ve devrimci mücadeleyi yükseltme iradesiyle savaştılar. Bu kararlılık, onları, halklarımızın bağrında sonsuza kadar yaşatacaktır. Onlar, devrimciliğin ve halkın onurunu yükseklerde taşıyan kızıl savaşçılar olarak zaferlerde var olacaklar.
Bugün devrimci mücadele zorlu koşullardan geçiyor. Bir o kadar da kararlılık, azim, cesaret ve irade kendisini yükseltiyor. Bu yükselen güç sadece örgütlü bir yaşamla gerçekleşebiliyor. Örgütlü yaşam ve örgütsüzleşme de birbiriyle her zamanki halinden daha fazla ayrışıyor. Onurlu bir yaşam ve işbirlikçilik birbiriyle daha fazla çatışıyor. Devrimciler, işçi sınıfının öncüleri, ezilenlerin bağrından çıkıp gelenler, halkın acıları bir gün daha erken bitsin diye savaşmaya devam ediyor. Dört kızıl devrimci “Harika, Burak, Özkan ve Erdoğan” yoldaşlar halkın acılarını dindirme, sömürüsüz bir ülke kararlılığıyla savaşta bedel öderken, bu inançla düştüler yola. Onların savaş kararlılığı artık bizlerin hesap sorma gücünde belirecektir.
Günümüzde emperyalizm, devrimcileri-halkın kurtuluş savaşçılarını teslim alma operasyonu yürütmektedir. Faşist AKP-MHP iktidarı da bu operasyonun bir parçasıdır. Sayısız işkenceler, gözaltılar, tehditler, öldürmeler ve diğer nice infazlarla birlikte halkların yüreğine büyük bir karamsarlık aşılamak istiyorlar. Ölümsüzleşme, bu saldırıların en büyüğüdür. Ama ölümsüzlüğe yürümekteki kararlılık baki kalıyor. Faşizmin çaresiz, dağınık, örgütsüz görmek istediği her kim varsa, onlar örgütleniyor, savaşıyor ve büyüyor. Egemenlerin, faşist Erdoğan rejiminin bu teslim alma operasyonu, devrimciler tarafından kuşatılıyor. Yılgınlık tohumları bertaraf ediliyor. Faşizmden hesap soruluyor.
Egemenler, korunaklı dünyalarında mültecileşmiş bir devrimciler toplamı görmek isterken, devrimciler ülkeye girme kararlılığı taşımaktadır. Devrimciler bu nedenle hiçbir zaman mülteci değildirler. Örgütleri de mülteci örgütleri değildir. Amaçları, savaşları, örgütlülüğü ile bu büyük ideale bağlılıkları her zaman devrim topraklarında yer alacaktır. Mecburen gittikleri, taktiksel olarak üslendikleri Avrupa’ya, hiçbir zaman kalıcı gözle bakmadılar. Sürgün topraklarında, her an, özgür bir ülke ve dünya hayaliyle harekete geçme, savaşma planları yürüttüler. Harika, Burak, Özkan ve Erdoğan yoldaşlar mülteci bir yaşamı reddedip, yurda dönmeyi tercih ettiler. Bu devrimci pratiği, mücadele tarihimiz unutmayacaktır.
Şimdi, Meriç Nehri Dörtleri’nin cenazelerine yapılan işkenceye karşı mücadeleyi yükseltme ve faşist katillerden hesap sorma zamanıdır. Cenazeleri kaçırılan yoldaşlarımızı defnetmek birleşik devrimin de boynunun borcudur. Filistin’de, Rojava’da siviller öldürülüp alt yapı sistemleri hedeflenirken, gerillaya karşı Medya Savunma Alanları’nda kimyasal gazlar kullanılırken, Türkiye’de işçi sınıfı ve emekçiler büyük sömürüye maruz kalırken Harika, Burak, Özkan ve Erdoğan yoldaşların gerçekleştirdikleri fedakar pratik, mücadeleyi yükseltecektir. Bu fedakarlık, yoldaşlarımızın cenazelerinin kaçırılmasını engellemek, hak ettikleri şekilde onları toprağa vermek ve mücadeleyi zaferle sonuçlandırmakla karşılanabilir. Faşist iktidar her ne kadar cenazelerimizi kaçırmayı aklından geçirse de devrimcilerin hesap sorma gününden kaçamayacaktır! Şimdi ayağa kalkalım, hesap soralım!
Meriç Nehri’nin Dörtleri Ölümsüzdür!
Harika, Burak, Özkan ve Erdoğan Yoldaşlar Ölümsüzdür!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Yaşasın Birleşik Devrim!
Kahrolsun AKP-MHP Faşizmi!
HBDH Yürütme Komitesi
6 Kasım 2023