2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Otel’de gerçekleştirilen katliam insanlık hafızasında derin izler bıraktı. İçlerinde aydınların, ozanların, yazarların ve çocukların da bulunduğu 35 insan televizyonlardan canlı yayınlanan görüntüler eşliğinde yakıldı. Tekbirler eşliğinde, ellerinde benzin bidonları ile diri diri insan yakanlar; “öldürün, yakın” diyen din ‘alim’leri; onları alkışlayan katil devlet yöneticileri ve elini kolunu bağlayarak olanları izleyen faşist kolluk kuvvetleri.
Dönemin başbakanı Tansu Çiller “çok şükür, otel dışındaki halkımız hiçbir zarar görmemiştir ” derken, katliamcıları halk olarak tarif etti ve sahiplendi. İçeride yakılarak katledilenleri ise şükürsüz, katli vacip kimseler olarak tanıtmaya ve dönemin cumhurbaşkanı başta olmak üzere, dil birliğiyle katliamı “münferit” bir olaymış gibi göstermeye çalıştılar. Sanki tarihlerinde başka katliamlar yokmuş ve pürüpak tarihlerine küçük bir nokta düşmüş gibi.
Tarihi katliamlarla dolu, her elli yılda bir karanlık tarihlerine onlarca katliam sığdırmış Türk-İslam merkezli bu anlayış mevcut sıfatları taşımayan ulus, azınlık ve inançlara saldırarak jenoside varan katliamlar gerçekleştirmiştir. Çorum’ları, Maraş’ları, Gazi’leri yaratan; bu kanlı planları farklı kılıflara büründürerek sunan anlayışın neyi ne için yaptığı bilinmektedir. Kökleri Yavuz Selim’e dayanan, İttihat ve Terakki aklı ile yoğrulmuş katiller sürüsünün Sivas’ta yakarak katlettiği 35 aydını, şairi, Alevi’yi hangi saikleri gerekçe göstererek katlettikleri açıktır. Bu sefer din kisvesi altında merkezi politikalarını egemen kılmanın yolu olarak, 35 insanımızı siyasi katliamlarının hedefi olarak seçmişlerdir.
Faşist devletin her yaptığı katliam gibi 2 Temmuz Madımak Katliamı da planlı, günler öncesinden prova edilerek hazırlanmış bir katliamdır. Bir iki kişinin galeyana gelerek başlattığı bir saldırı asla değildir. Devletin bizzat organize ettiği, planladığı ve silahlar dağıttığı bir katliamdır.
2 Temmuz’u asla unutmayacak, halklarımıza ölümü reva görenlere, onları katliamdan geçirenlere sözümüz mutlaka olacaktır. Aklandığınız yargı makamlarını da, zaman aşımına uğrattığınız dava dosyalarını da, ırkçı, faşist ideolojinizle semirte semirte beslediğiniz katillerinizi de biliyoruz ve unutmadık. Madımak’ın dumanı biz hesap sorana dek tütmeye devam edecek ve hesabı mutlaka sorulacaktır.
Ölümsüzleşen 35 insanımız başta olmak üzere, tarih boyunca katliama uğramış, kılıçtan geçirilmiş, kurşuna dizilmiş, bombalanmış, yakılmış tüm haklarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. HBDH ve KBDH olarak katillerden hesap soracağımızın sözünü tekrarlıyor, özgür bir dünya için kazanacağımızın sözünü veriyoruz.
SİVAS KATLİAMI’NIN HESABINI SORACAĞIZ!
FAŞİZMİ YIKACAĞIZ, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KAZANACAĞIZ! İLERİ, DAHA İLERİ!
HBDH Yürütme Komitesi
2 Temmuz 2022