Güney Kürdistan toprakları yeni bir işgal saldırısıyla karşı karşıya. Kürt düşmanlığında temiz bir geçmişe sahip olmayan “TC” devleti, geçmişinin izinden yürümeye ve Kürt ulusuna ve Kürt’lük adına ne varsa her şeye saldırmaya devam etmektedir.
Daha kısa bir süre önce Kürt yerleşim yerlerindeki seçilmiş yerel yönetimlere saldırmış ve kayyumlar atamış onlarca yöneticiyi gözaltına almış-tutuklamıştı. Yine seçilmiş HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırarak iki milletvekilini tutuklamıştı. Mesele Kürt meselesi, Kürtlerin demokratik hakları ve mücadelesi olunca faşizan saldırılar sınırsızca gündeme gelmektedir. Tarihin akışı içinde defalarca kez egemen-ezen sınıfların ve hakim ulusların gadrine uğramış dört parçaya bölünmüş Kürdistan toprakları ve Kürt ulusu, aynısını ve daha fazlasını bugün de yaşamaktadır.
Kürt ulusunun Rojava’daki kazanımlarını koruma ve geliştirme hedefli yürüttükleri Ulusal birlik temelli çalışmalarının belli bir boyut kazandığı ve PYD ile ENKS arasında görüşmelerin yürütüldüğü süreçte faşist “TC” devleti 15 Haziranda Güney Kürdistan(medya Savunma Alanları) Maxmur kampı ve Şengal’e kapsamlı bir hava saldırısı düzenlemiş ve yerleşim yerlerini bombalamış, devamında ise Kürt Ulusal Birlik Partileri ile ENKS’nin görüşmelerinin sonuçlanma aşamasında Güney Kürdistan’a-Haftanin bölgesine yeni bir işgal saldırısı başlatmıştır Bu saldırıların yapılan bu görüşmelerden ve bu görüşmelerin gidişatına duyulan rahatsızlıklardan bağımsız olmadığı, ayrıca, bölgede etkin olan ABD’nin ve diğer emperyalistlerinde destek ve onayını aldığı ortadadır.
ABD ve diğer emperyalistler Rojava’da Kürt partiler arasındaki görüşmelerde aracı rolü üstlenirken, diğer yandan da Güney Kürdistanının “TC” tarafından işgaline izin vermişlerdir. Kürt ulusu yeni bir işgal saldırısıyla karşı karşıyadır. Tüm askeri teknik kapasitesini kullanarak başlattığı saldırı sonucu Kürt yerleşim yerleri bombalanmakta ve yerel halktan insanlar da katledilmektedir.
“TC” devleti bu yeni işgal saldırısıyla Hakurke’den başlattığı işgal saldırısını Haftanin’le sürdürmek ve oluşturmak istediği “tampon bölge”nin Güney Kürdistan ayağında yeni bir “cep” daha açmaya çalışmaktadır. “TC”nin bu saldırısıyla Kürdistan toprakları bir kez daha işgal edilmekte ve Kürt ulusunun kazanımları yok edilmek istenmektedir. Faşizmin saldırıları yalnızca Güney Kürdistan’a yönelik değildir, Rojava’ya yönelik saldırıları da sistemli bir şekilde sürmektedir. 23 Haziran’da Kobane’ye SİHA’larla saldırı düzenlemiş ve Kongre Star-Fırat Bölge Koordinasyon üyesi Zehra Berkel ile yanındaki iki kadın yoldaşı katledilmiştir. Kürdistan topraklarına, Kürt ulusunun kazanımlarına ve devrimci değerlerine yönelik bu saldırılara sessiz kalınmamalıdır. Her alanda Kürt ulusunun demokratik ilerici kazanımları sahiplenilmeli ve savunulmalıdır.
AKP-MHP faşist iktidarı hem dış politikadaki hem de ekonomik ve siyasi olarak yaşadığı tıkanmışlık emekçi-ezilen halklara ve kazanımlarına yönelik saldırılarını daha da arttırmayı koşullarken, yönetimlerinin sürekliliğini sağlamak için ağırlaşan yeni yasa ve uygulamaları da gündeme getirmektedirler. Fakat halk kitlelerinin dayanacak gücü kalmamıştır. Bir süredir Pandemi sürecinin uygulamalarıyla hareketsiz kalan halk kitleleri sokağa çıkmaya, kendi gerçek sorunlarıyla yüzleşmeye ve ekonomik-demokratik hak taleplerini sokakta dillendirmeye başlamıştır. Sürekli ve sistemli şekilde artan milis eylemlerini engelleyemeyen faşist iktidar, sokağa çıkan kitlelerin eyleme dönüşen tepkilerinin büyük yıkıcı biçime bürünmesinden korkmaktadır. Gezi-haziran başkaldırısı unutulmuş değildir.
AKP-MHP faşist iktidarı kitleleri kendi gündemlerinden uzaklaştıracak ve yarattığı suni gündemin peşine takacak ama aynı zamanda halk kitlelerini kutuplaştırıp karşı karşıya getirecek gündeme ihtiyaç duymaktadır. Kürt ulusuna ve demokratik kazanımlarına yönelik sürdürdüğü sistematik saldırılara ek olarak Haftanin’e ve Kobane’ye saldırılarının bir hedefi de budur.
“TC” devletinin ve AKP-MHP faşist iktidarının korkuları ve artan saldırıları yaşadıkları krize çözüm olmayacaktır. Her saldırı, faşizm karşıtı refleksi geliştirecek, saldırıya maruz kalan halk kitlelerinin ve öncülerinin ortaklaşmasına daha güçlü zemin hazırlayacak, var olan ortak örgütlenmesini güçlendirecektir. Faşizmin her saldırısı, faşizme karşı mücadeleyi besleyecektir. Gelişmeler bunu teyid etmektedir.
Bu durumda yapılması gereken tek şey, faşizmin işgal saldırısı karşısında kahramanca direnen Kürt ulusal devrimci dinamikleriyle ve işgal karşıtlarıyla buluşmak, işgal karşıtı mücadeleyi her alanda büyüterek bu mücadeleyi faşizme karşı yaygınlaştırılmış birleşik mücadelenin bir aracı haline getirmektir. Faşizme karşı verilecek devrimci cevap budur.
Faşizmin işgal saldırılarına karşı birleşik mücadeleyi yaygınlaştıralım!
Kürdistan’a sefer olur zafer olmaz!
Maoist Komünist Parti
24 Haziran 2020