19 Ocak 2007 tarihi Türkiye ve Kürdistan tarihinde önemli bir yer tutar. Bu tarihte Hrant Dink, kurucularından olduğu ve genel yayın yönetmeni olarak çalıştığı Agos gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilmiştir. Hrant Dink o günden bu yana, halkların birleşerek attığı özgürleşme adımlarının bir sembolü olmuştur.
T.C tarihi aynı zamanda bir katliam ve soykırımlar tarihidir. Bu tarihin içerisinde Ermeni halkının yaşadıkları ise özel bir yer tutar. Faşist T.C tarihi boyunca bu halka karşı uyguladğı katliam ve soykırımın yanında “Ermeni” kelimesini dahi egemen Türklüğün tesisi ve devamı için kendi egemen dilinde hep bir nefret ve düşmanlık öğesi olarak kullanmış ve ırkçı demogojilerle zehirlediği geniş kitlelerin bilincinde bu sözcüğü bir hakaret öğesi olarak yerleştirmeye çalışmıştır. Bu öğe egemen Türklüğün bekasının devamı için kullanılmaya çalışılmakta ve Türk şovenizminin temel ayaklarından biri olmaya devam etmektedir. Türk devletinin tepesine hakim olan “afedersiniz Ermeni” ifadesiyle, işte bu dille ifadesini bulan şey, hiç eksiksiz faşist Türk devletinin kendisidir. İşte bu yüzden Ermeni halkına yaklaşım, yaşadığımız topraklarda, tıpkı Kürt halkına ve Kürt sorununa yaklaşım gibi faşizme ve ırkçılığa yaklaşımın turnusolüdür. Ve yukarıda bahsettiğimiz 19 ocak 2007 tarihinden bu yana o tarihte yüzbinlerin sahiplenerek birlikte haykırdığı “hepimiz Ermeniyiz” şiarı sahiplenilmeden Türkiye ve Kürdistan’da ne ırkçılığa karşı durulabilinir ne de antifaşist olunabilinir.
Somut olarak kendini Ermeni düşmanlığında ifade eden ırkçılık, Faşist TC’nin kuruluşunun ve devlet olarak varlığının temellerinden biridir. Ve ne yazık ki egemen Türklüğün yaşamını yönlendirdiği geniş bir kitlenin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiştir. Bu egemen anlayış aynı zamanda faşist Türk devletinin beka mücadelesinin de en önemli dayanaklarından biridir. Hrant Dink ve 19 ocak 2007 tarihi işte bu yüzden çok önemlidir. Agos gazetesinin önünde altı delik ayakkabısıyla yüzüstü yatan Hrant Dink ve bir Ermeninin altı delik ayakkabısının çağrısından başka hiçbir çağrıya gerek duymaksızın saatler içerisinde oraya toplanan yüzbinler, TC devletinin temeline vurulmuş güçlü bir darbedir. “Hepimiz Ermeniyiz” şiarıyla bir araya gelen yüzbinler, bu köklü ırkçılığa karşı başkaldırının sembolü olmuş ve yine aynı yüzbinler, ayakkabısı delik bir Ermeninin fotoğrafının etrafında emekçilerin, ezilenlerin birleşebileceği en doğru zemini yakalamışlardır.
Bu topraklarda on yıllardır vurularak katledilerek bir avuç kalmış Ermeni halkından biri olan Hrant Dink, bir devlet suikastiyle katledildi. Katledilişinden bir süre önce katıldığı bir etkinlikte topraklarından ayrı kalmış bir Ermeni kadınının “su toprakta çatlağını buldu” diye biten hikayesini anlattıktan sonra şunları söylemişti:
“Biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların dibine girmek için”
Bugün Hrant’ın ve milyonlarca emekçinin böylesine bağlı olduğu o topraklarda, köklü ve derinden gelen bir hareket yükseliyor. Ezilen halklar kurtuluşları yolunda sağlam ve güçlü adımlarla ilerliyor. Birleşik devrim faşizmi yıkma ve özgürlüğü yaratma mücadelesinde her geçen gün daha sağlam adımlarla hedefıne koşuyor. Ezilen halklar ve emekçiler birleşik devrimin kenetlenmiş ellerinin dalgalandığı bayrağın altında birleşiyor. HBDH ezilen halkların özgürlüğü ve emekçilerin kurtuluşu için savaşı büyütüyor.
Hrant Dink’i katledilişinin 14. yıldönümünde saygı ile anıyor, onun ölümsüzlüğe yürüyüşüyle faşizme ve ırkçılığa vurduğu darbeyi faşist devleti yıkma, özgürlüğü kazanma mücadelemizle hedefine ulaştıracağımıza söz veriyoruz.
HEPİMİZ HRANT’IZ HEPİMİZ ERMENİYİZ!
FAŞİZMİ YIKACAK, IRKÇILIĞI YOK EDECEĞİZ!
HBDH Yürütme Komitesi
18 OCAK 2021