Faşist Türk egemenler devleti Batı Kürdistanı’nı işgal saldırılarına başladı. Uzun zamandan beridir dillendirdiği fakat Uluslar arası koşulların ve emperyalist devletlerin o gün açısından onay vermediği-tercih etmediği Batı Kürdistan’a işgal saldırısı, ABD emperyalizminin(ve batılı emperyalistlerin) yaktığı “yeşil ışık” ile yoğun saldırılar eşliğinde başladı.
Kürt Ulusunun kazanılmış demokratik hakları bu işgal saldırısıyla bir kez saldırıya uğramış, bir kez daha Kürt halkı kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla çocuğuyla barbarlıklarıyla-vahşetleriyle-katliamlarıyla nam salmış “TC” devletinin ve Cihadist çetelerin askeri hedefi haline gelmiştir. Kürt ulusu bir kez daha yönü belli olmayan göçlere-sürgünlere zorlanacak. Ve Kürtler bir kez daha Uluslar arası emperyalizmin ve yerli gerici egemen sınıfların kendi çıkarları için pazarlık konusu yapılan mazlumlar olarak tarihe geçecek.
Batı Kürdistan’daki kürt demokratik kazanımlarının gündeme geldiği ilk günden itibaren saldırı-inkar-işgal tehditlerini dilinden düşürmeyen faşist Türk devleti, fırsatını bulduğu her an, “bir gece ansızın girebiliriz” demiş, fırsatını bulduğunda da saldırmış, işgal etmiş, binlerce kürdü katletmiş, binlercesini yerinden-yurdundan etmiş, kürtlerin vatan bildikleri toprakları-zenginliklerini yağmalamış, yetmemiş eğittiği-yetiştirdiği çeteleri işgal ettiği yerlere yerleştirerek demografik yapılarını değiştirmiştir.
Afrin bunun en sıcak örneğidir. Gelişmiş askeri gücüyle karadan-havadan Afrin’e saldırmış ve işgal etmiştir. Afrin’de yaşayan yerli halkları kendisine biat etmeye zorlamış, biat etmeyenleri katletmiş yada kaçırmış veya göçe zorlayarak boşalan yerlere kendisine bağlı çeteleri yerleştirmiştir. Afrin’e yerleştirdiği çetelerden kendine bağlı yerel idari yönetimler oluşturmuş, kaymakamlar atamış, yetmemiş açtığı okulların yanına yüksek okullar kurma kararı da alarak, işgalle, faşist-gerici niyetini ilan etmiştir.
Esasını Kürt düşmanlığı, kürtlerin demokratik kazanımlarının yok edilmesi oluşturmakla birlikte; Afrin’de, El-Bab’da, Cerablus’ta yaşananlar, işgal sonrası Batı Kürdistan’da da nelerin yaşanacağının habercisidir. Katliam, sürgün, yıkım, demokratik kazanımların yok edilmesi, El-Nusra-DAİŞ artığı, “Milli” adını alan ÖSO artığı cihadist çetelerin doldurulduğu-yerleştirildiği, demografik yapısının değiştirildiği, toprak olarak Suriye’ye bağlı ama siyasi-askeri-ekonomik olarak “TC” egemenler devletine bağlı bir Kuzey Suriye yaratmak. “TC” devletinin “güvenli bölge”den anladığı ve yapmak istediği budur. Güney Kürdistan’dan Afrin’e kadar yapmak istediği de budur.
Hiçbir işgal saldırısı masum değildir. Bu işgal saldırısı da masum olmayacaktır.
ABD ve Batılı emperyalistlerin beslediği ve eğittiği cihadist çetelerin İdlib’de sıkışması, Suriye iç savaşıyla birlikte Türkiye-Kuzey Kürdistan’a göç etmiş “kontrol edilemeyen-cihadist” Suriyelilerin yarattığı sorunlar “TC” devletine TOKİ ve sosyal tesislerle projeleri çizilmiş, müttahitleri belirlenmiş “güvenli bölge” denen işgali dayatmıştır. ABD ve diğer emperyalist güçler, eğittikleri-besledikleri cihadistleri kendilerinden uzak tutmak ve ileride yine kullanmak adına “TC” devletine işgal saldırısı için her an kırmızıya dönebileceği de söylenen “yeşil ışık” yakmaları da bundandır.
Emperyalsit ve egemen gerici devletlerin Ortadoğu ve bölge halklarının çıkarına “proje” ürettikleri, planlar yaptıkları, tavır takındıkları tarihte görülmemiştir. Başta ABD emperyalizmi olmak üzere diğer emperyalist güçlerin ve bölge gerici devletlerinin “TC” devletinin gündemde olan işgal saldırısı karşısında söylediklerinin hiç bir karşılığı yoktur olamazda. Aynı, Afrin işgali karşısında yapılan yarım ağız kınamalar gibi.
İşgal saldırısının başlamasıyla birlikte iktidar karşıtı söylemleriyle AKP-MHP iktidar karşıtı toplumsal kesimleri peşine takmayı hedefleyen CHP-İYİ parti gibi düzen partilerinin ve onları öve öve bitiremeyen liberal kesimlerin nitelikleride açığa çıkmış oldu. Egemen sınıfların, ezilen bağımlı ulus ve ezilen halkların dostu olamayacağını, birbiriyle çatışan egemen sınıfların mesele kürtlerin kazanılmış demokratik hakları, kürt meselesi olunca nasılda ayrılmaz bir bütün oldukları bir kez daha görülmüş oldu.
İşgal saldırısı karşısında Kürt ulusu kendi devrimci dinamiklerine, ilerici-devrimci- sosyalist halk güçlerine, bölge devrimci halklarına güvenmeli ve onlara dayanmalıdır.
İşgal saldırısının “sınır ötesi” gibi bir yan taşıması yanında, Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyası da üstüne düşen payı alacaktır. Bu pay, işgal karşıtı söylemleri “vatan hainliği” olarak kovuşturmaya-lince tabi kılacak, hak gaspları karşısında gelişen talepleri “mermi fiyatları” hatırlatılarak susturulacak, toplumdan “milli” dava için fedakarlık yapmaları istenecek, zam üstüne zamlar gelecek….. baskı daha da artacak… halklar daha koyu bir baskı ve sömürüye maruz kalacaktır.
Özcesi, bu işgalin Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarına faturası ağır olacaktır. İşgalin maliyeti halkların sırtına yüklenecektir.
Hiçbir işgal saldırısı bu yüzden masum olmamıştır, Batı Kürdistan işgalide masum olmayacaktır. İşgale karşı durulmalı, işgale izin verilmemeli, isyan edilmelidir. İşgalcilere rahat yüzü gösterilmemelidir.
Emekçi halkımızın tüm fertlerini; kadınlarını, gençlerini, aydın ve yazarlarını, akademisyenlerini, işçi-memur ve köylüleri, ezilen inanç kesimlerini, ezilen azınlık milliyetleri, haktan-emekten yana tüm kesimleri faşist iktidarın işgal hevesini kursağında bırakmak için seslerini yükseltmeye, sokağa çıkmaya, protestolar gerçekleştirmeye, bu işgale “onay vermiyoruz” demeye çağırıyoruz.
Partimizin tüm militan ve taraftarları, işgal karşısında takınılması gereken devrimci tavrı bulundukları her alanda tereddütsüzce takınacak, devrimci duruşu göstermekten çekinmeyecek ve kürt halkının demokratik değerlerini ve kazanımlarını sahiplenip savunacaktır. Bu ertelenemez devrimci bir görev, halklarımıza karşı sorumluluğumuzdur.
Batı Kürdistanı’nın İşgaline Karşı Direnişi Büyütelim, Yayalım, Yaygınlaştıralım!
Faşizim Yenilecek, Direnen Halklar Kazanacak!
Maoist Komünist Parti
Merkez Komite / Siyasi Büro
10 Ekim 2019