Bir çığlık yükselir Sincan’dan… Mahpusundan.. avlusundan.. duyulur zılgıtlar… Şavkı vurur ölümün.. düşen gölgesine kadının… Karabulutlara inat, çınladı meydanlar gök gürültüsüyle… Sabırsız şimdi yoldaş yürekler… Kaygısızca düşeni omuzlar büyük kitleler…
Bir yanı mahpus, bir yanı varoş.. sırtı dağlarda… İsyana ad olur.. özgürlükten gayrı yazgıya boyun eğmez dövüşenler… Düştüğü yerde filiz verir.. karanlığı yırtıp göğe kalkar… Damla olur çorak toprakta.. devrim açar sert rüzgarda… Gelincik misali düşer.. karanfil gibi mağrur… Ve bilenmiş hınçtır.. özgürlüğe tutkun Kadınlar… Dövüşmeden yenilmediler.. ölen de yenilmez… Zindanlar suskun, zindanlar hüzünlü şimdi… Hücreden taşar öfkesi.. ölümüne özgürlüktür.. dağlara yankır türküsü… Haykırır kitleler.. dilde dövüşken sloganlar… Omuzlarda uğurlanır.. ölümü yüce.. güneşe bakar Aysel KOÇ (Asya) yoldaş…
Emekçi Kadınlar, Dostlar, Yoldaşlar;
Kadın bir yoldaşı, bir devrim neferini, partimizin bir savaşçısını daha yitirdik faşizmin zindanlarında. 8 Mart’ın alnına düşen kahraman bir kadını daha uğurladık devrimin sıcak toprağına. Zindan karanlığını aydınlatan bahar gülüşüyle katıldı yıldızlar kervanına. Acımasız ve ansız ayrılıklar doğasında yüreklere düşen keskin bir sızı oldu ayrılışı. Sınıf mücadelesinin savaş cephesinde esir düşen, zindanlar cephesinde ölümsüzleşen onurlu bir yaşamın adıdır O. Vakitsiz yitirdik Onu. Dinmez acısı sol yanımıza da. Lakin vakti değil yasın… Kavgası kavgamız, devrimci anısı andımızdır. Kızıl anısı önünde saygıyla eğiliyor, devrim ısrarımızla anıyoruz…
Partimiz MKP’nin militanı, HKO savaşçısı ve Kadın örgütlenmesi aktivisti Aysel KOÇ yoldaş, 3 Mart 2020 günü Ankara/Sincan Kadın Kapalı zindanında ölümsüzleşti! Halklarımızın, devrimin ve emekçi kadınların başı sağolsun… Partimiz yoldaşın acısını paylaşır, hesap sorma bilinciyle anısını yaşatır…
Qoçgirili yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Aysel yoldaş, çocukluk ve gençlik yıllarını bu yoksulluk koşullarında emekçi semtlerinden İstanbul’un Gazi mahallesinde yaşayarak geçirmiştir. Devrimci faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü bu semtte Aysel yoldaşta erken yaşta devrimcileri tanımıştır. Yaşadığı emekçi semtinin politik ortamı ve sınıfsal çelişkilerini bilince çıkarıp kendisinin de artık aktif devrimcilik yapması gerektiği bilinciyle, 2010 yılında partimizle sempatizan düzeyinde ilişkilenerek örgütlü mücadelede yerini almıştır. İlk örgütlendiği andan itibaren kendisini sürekli geliştirerek mücadelede öne çıkma ve kendini daha çok katma anlayışıyla hareket etmiştir. Yaklaşık iki yıl tutsak aileleri ve kimi demokratik kurumlar içerisinde faaliyet yürüten Aysel yoldaş, 2012 yılında amatör devrimcilikten sıyrılarak profesyonel devrimciliğe adım atmış ve Dersim dağlarında Asya ismiyle mücadelenin en önlerinde HKO saflarında bir gerilla olarak yerini almıştır. Tıpkı kendinden önceki yoldaşları gibi kadınların kurtuluşunun devrimle ve bunun da ancak burjuva erkek egemen sisteme karşı silahlı bir savaşımla olacağı bilinciyle kendini donatmıştır. Gerillaya katıldığı ilk günden itibaren şehir yaşamının alışkanlıklarının getirdiği zorlanmaları yaşasa da, koşullara kendini erken adapte etmiş ve aldığı her görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışmıştır. Aynı yıl içerisinde düşmanın gerçekleştirdiği operasyon sonucu tutsak düşmüş ve bu tarihten sonrada tutsaklık koşullarında kalmıştır. Tutsak düştükten sonrada örgütlü bir yaşam dışında herhangi bir yaşam biçimini kabul etmeyen Aysel yoldaş, tutsak düşme süreci ile ilgili özeleştirel yaklaşarak tekrardan parti saflarında mücadeleye sarılmıştır. Aysel yoldaş, tutsak düştüğü günden itibaren de bulunduğu her alanda partinin verdiği görevleri devrimci bir bilinçle yerine getirmeye çalışmış ve bu duruşundan da geri adım atmamıştır. Bundandır ki tutsaklıkta geçirdiği bu sekiz yıl boyunca düşmanın sistematik saldırılarına maruz kalmıştır. Teslimiyetin dayatıldığı F tipi işkence sisteminde kadın bir komünist olarak direnişi örmede tereddüt etmemiş ve en ön safta yerini almıştır.
Yoldaşımızın ölümü yaşam diyalektiğinin tezahürü değil, devrim ile karşı-devrim arasındaki siyasi mücadele amansızlığının ürünüdür. Sınıf düşmanlığı tarihteki en köklü düşmanlıktır. Amansız olduğu kadar acımasızdır. Ölümcül vuruşmalar, silahlı savaşlar, keskin mücadeleler seyridir sınıflar savaşı. Vuruşurken düşenlerimiz oldu, olacak. Savaş da, ölüm de kabulüdür meydan okuyuşumuzun. Lakin ne mertçedir, ne de etiktir düşmanın savaşı. Esirliğin eşitsiz koşullarında ölümün de olacağını bilince çıkararak mücadelede ısrar etmek devrim fikriyatımızın gereğiyken, esirleri öldürmek ya da ölmelerini sağlamak da düşmanın acizliğidir. Yoldaşımızın ölümünden “TC” devleti, siyasi iktidarı ve zindan işkencecileri sorumludur. Somutta Erdoğan iktidarı ve işkenceci güruhu suçludur. Partimiz, sorumluları unutmayacak, er ya da geç suçlulardan hesap soracak!…
Erdoğan komutasındaki AKP/MHP koalisyonu azılı, halk düşmanı faşist bir iktidardır. İnsan ve doğa düşmanıdır. Tipik bir kadın düşmanıdır. Tekçi, ırkçı, şoven bir barbarlık, kaba faşist ve işgalci bir savaş saldırganlığı iktidarıdır. Keyfiyetçi, kendi hukukunu, yasa ve kurallarını dahi tanımayandır… Erdoğan, mutlak otorite ve tek adam sultası hayaliyle bu iktidara keyfiyetçi, kuralsız pervasız azılı faşist bir karakter vermektedir. Savaş güruhu dışındaki tüm topluma en ağır baskı ve işkenceyi, açlık ve yoksulluğu, katliam ve ölümü reva görmektedir. Maalesef ki, Erdoğan iktidarının en büyük kurbanları da kadınlar olmaktadır…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü selamlarcasına ölümsüzleşen Aysel KOÇ yoldaş buna en yakın kanıttır. 8 Mart 1857 yılında 112 emekçi kadını yakarak katleden zihniyet, Aysel yoldaşı 8 Mart’ın öngünlerinde katleden zihniyetle bir ve aynıdır. Katledenler tarihin kara sayfalarına geçerken, katledilen kadınlar 8 Mart‘ın devrimci tarihine altın harflerle yazılacak…
Toplumsal yaşamın her alanında esaret altına alınan, cinsel saldırıya kurban edilip çocuk yaşta evlilik ve ölümlerine fetvalar çıkarılan ve her gün hunharca katledilen kadınlar gerçeği, Erdoğan iktidarının kadın düşmanı yüzünü çıplak biçimde resmetmekle birlikte, kokuşmuş ve köhnemiş barbar karakterini ortaya koymaktadır.
Bu barbarlığın en yabanıl saldırı hedeflerinden biri hiç kuşkusuz ki devrimci tutsaklar ve onlar nezdinde zindanlardır. İzolasyon ve tecrit amaçlı F Tipi hapishaneler insan onuruyla bağdaşmayan her türden işkencenin merkezi olarak işlerken, denek olarak kullanılan devrimci tutsaklar açısından adeta kıyım makinesine dönmüştür. İnsani değer ve etikten tamamen yoksun olan Erdoğan iktidarı devrimci tutsaklar üzerinden vahşi baskı ve ölümcül işkenceyi eksik etmezken, günlük ölüm haberleri de eksik olmamaktadır. Teslimiyet ve onursuzluk saldırılarına boyun eğmeyen Kadın tutsaklar, kadın düşmanlığıyla ün salan Erdoğan iktidarının en hoyrat ve en cani işkencelerine maruz kalmakta, işkenceler altında yaşamlarını yitirmektedirler. Bu ölümlerin son örneği hasta tutsak Aysel KOÇ yoldaştır.
Yoldaşın ölümünden sorumlu olan Erdoğan iktidarı ve işkenceci şürekası Proleter adalet karşısında hesap vermekten kurtulamayacak! Erdoğan-AKP/MHP iktidarı ve tüm caniler döktüğü kanda boğulacaktır…
Faşist iktidar ve işkence düzenini yıkmak, katliam, zulüm ve savaş saldırganlığına son vermek için devrimci mücadelede birleşelim, savaşı yükseltelim, Sosyalist Halk Savaşıyla kazanalım!…
Bir kez daha Aysel yoldaşın devrimci anısı önünde saygıyla eğiliyor, komünist ideallerine bağlılığımızı yinelerken, onurlu mücadelesini 8 Mart ruhuyla selamlıyoruz!..
Hiç Bir Halk Düşmanı Cezasız Kalmayacak!
Bedel Ödedik Bedel Ödeteceğiz!
Aysel KOÇ ( Asya) Yoldaş Ölümsüzdür!
Sosyalist Halk Savaşçıları Ölümsüzdür!
Maoist Komünist Parti
MK-SB
11 Mart 2020