ABD ‘’Ordusu’’ Durumundaki İşgalci NATO Güçleri, Afganistan’dan Kanlı Ellerinizi Çekin! Dünyadan Defolun!

102 Nolu Açıklama                                                                                                                                       

Dur durak bilmeyen emperyalist haydutluğa dur diyelim. Afganistan’daki işgal ve katliam operasyonlarına devrimci proletaryanın enternasyonalist bayrağıyla karşı çıkalım. Aynı bayrak altında anti-emperyalist mücadeleyi yükseltelim. Ezilen-sömürülen dünya halkları ve mazlum ulusların üzerindeki emperyalist boyunduruğu devrimci proletaryanın çelik yumruğuyla param parça edelim! ABD emperyalizmi ve onun maşası olan NATO’nun işgalci güçlerini Afganistan’da döktüğü kanla boğalım! Somut görevimiz olarak, emperyalist zinciri zayıf halkalarında kırıp parça devrimlerimizi geliştirelim!

Afganistan yıllardır emperyalist saldırganlık ve işgal altında kan ağlamakta, adeta NATO askerlerince çiğnenmektedir. Bağımsızlığı ayaklar altına alınarak ulusal onuru incitilip rencide edilmektedir. Afganistan sahipsiz bir coğrafya-ülkeymiş gibi, NATO güçlerini mangasına alan ABD, bu coğrafya üzerinde barbarca at koşturmakta, dilediği gibi hareket etmektedir. Yıllardır uyguladığı saldırganlık ve terörle sonuç alamayan(ve alamayacak olan) ABD, NATO kuvvetlerinden oluşan ‘’15 bin askerle’’  işgal altında bir savaş saldırısıyla devasa bir operasyon düzenliyor. ABD’nin çıkarlarının temsilcisi ve inisiyatifi altındaki NATO güçleri Afgan halkını katletmekte, bombalamakta, yerleşim alanlarına ölümcül-vahşi saldırılar düzenlemekte, işkence ve onur kırıcı uygulamalarda bulunmaktadır. Üç bin köylü, köy ve evlerini terk edip bu vahşi saldırıdan-katliamdan kurtulmaya çalışsa da sınır tanımayan işgalci güçler, hava ve karadan gerçekleştirdikleri bombalamalarla başka köylülerin evlerini başına yıkarak alçakça katletti. Yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan sivilleri pervasızca katletti-ediyor. En önemlisi de bu katliamlarını açıktan üstlenerek inkâr etme gereği bile duymuyor. Böylece, sınırsız bir hoyratlık sergileyerek mutlak egemenlik istediğini ilan edip, bu uğurda her türlü suçu işlemekten geri durmayacağını ve kanlı dişlerini batıracağını açıkça göstermekten sakınmıyor. Bu canavarlığıyla dünya hakları ve emperyalist rakiplerine mesaj veriyor.

İşgal ne sebeple açıklanırsa açıklansın, hangi yapay gerekçeye bindirilirse bindirilsin, her şartta ve kesin olarak haksızdır-suçtur. Bir ulus ya da devletin bir başkası üzerindeki egemenlik, tahakküm, sömürü-talan ve zulme dayalı üstünlük, baskı ya da imtiyaz hükmünü içerir. Bir ulus ya da devletin öteki ulus ya da devletin iradesini zora dayalı olarak çiğnemesi ve bağımsızlığını açıktan ortadan kaldırması anlamına gelir. Askeri güce dayalı olarak zorla ele geçirilmesi, kendine bağlaması demektir. Kan dökmek, vahşet uygulamak, zenginliklerine sahip çıkıp sömürgeleştirmek istemektir. İşgal için öne sürülen tüm gerekçeler, uydurma ve haksızdır. Sömürgeleştirme amacını gizlemek,  halkların aldatılarak tepkilerin önlenmesi ve işgalin meşru gösterilmesi içindir. İşgalin her biçimi kirli ve barbardır. İnsanlık dışı tiranlıktır; dramların yatağı hegemonyacı kanlı zulümdür…   

Afganistan’da Afgan halkı emperyalist işgal saldırılarının ateş gücüyle katlediliyor, kıyımdan geçiriliyor. İşgal kapsamlı saldırılarla derinleştirilip yok edici etkisiyle büyütülüyor.

İşgalin haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Başka devlet toprakları-sınırlarında değil hareket düzenleyip vahşet uygulamak, bulunmak bile kabul edilemez bir suçtur; ulusal bağımsızlığa saldırıdır, uluslar arası hukuka aykırıdır. Uluslar arası hukuk olarak tabir edilen şey emperyalist kapitalist sistemin hukukudur. Ne var ki bu hukuku ana hatlarıyla biçimlendiren kendileri olmasına rağmen yine de bu hukuku hiçe sayıp çiğneyen de kendileridir. Afganlı bir avuç hain ve işbirlikçi hâkim sınıfın emperyalizmle kol kola durması, işgalin özünü değiştirmediği gibi, işgalin haklı gerekçesi olamaz-değildir de.

Sivil halk kitlelerinin çoluk-çocuk demeden katledilmesi emperyalist canavarlıktan başka bir şey değildir. İşgalin amaçları bunlar dışında bir hedefe yönelmekle gerçekleştirilemez elbet. İşgal suçu diğer suçlarla kabarmaktadır-kabarmak durumundadır. Afganistan’da yapılanlar bunlardır. Her işgal-ilhak gibi, ABD ve onun vurucu gücünden başka bir şey olmayan NATO’nun Afganistan’daki işgali, uluslar arası hukukta asla tarif edilemez bir barbarlıktır. Hiçbir işgal paçavra safsatalarla gerekçelendirilip haklı gösterilemez. ABD komutasında işgalci güçlerin gerçekleştirdiği katliamların uluslar arası savaş kuralları ve anlaşmalarında yeri yoktur. Kendi hukukları dâhil, her türlü hukuku ve ulusların iradesini çiğneyen ABD-NATO işgali hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz, lanetlenmekten kurtulamaz. Başka ülke veya ulusların iç işlerine müdahale edilerek gerçekleştirilen katliamlar ve zulüm, ‘’demokrasi götürme’’ yalanıyla izah edilemez. Emperyalist işgalci güçler derhal Afganistan’dan çıkmalıdırlar.

İşgal ve saldırıların ‘’Taliban güçlerine karşı yapılması’’ özelliği doğrunun yarısıdır. Doğrunun tamamı ise, işgal ve saldırının Afganistan ve halkına karşı olup, emperyalist hegemonyanın tesis edilmesi gerçeğidir. ‘’Taliban’’ gericiliği ya da fundamentalist güçlere karşı yapılması, işgali haklı çıkaramayacağı gibi, işgalin desteklenmesi gibi bir aymazlıkla işgale karşı durmamayı asla doğrulamaz. İşgale karşı direniş gerici önderliklere sahip olsa bile, bu realite işgale karşı çıkmamamızı gerektirmez. Emperyalist gericiliğe karşı bir başka gericiliği elbette destekleyemeyiz. Ancak, emperyalist işgale karşı direniş tavrı haklı ve meşrudur; emperyalist işgal ise tamamen haksızdır. İşgale karşı çıkışımız, ulusların kaderlerine-iradelerine yapılan müdahaleyi devrimci sınıf bakış açısına uygun olarak reddetmek ve kınayarak ona karşı mücadele etmekle billurlaşır. Gerici cepheden karşı çıkışla birleşmeden, devrimci cepheden karşı çıkmak doğru olan proleter sınıf tavrımızdır. Proletarya enternasyonalizminin yüklediği görev de budur.

Türkiye-Kuzey Kürdistanlı komünist ve devrimciler olarak somut enternasyonalist görevimiz, TC devletinin Afganistan’daki askerini geri çekmesi ve gönderilmesi söz konusu olan yeni askerlerin engellenmesine dönük bir mücadelenin yürütülmesiyle biçimlenmelidir. İşgalin haksızlığı ve teşhir edilmesi, bu yönlü geniş kamuoyunun yaratılarak işgal karşıtı tepkinin geliştirilmesi görevin başka kaçınılmazıdır. ‘’Askerimizin’’ Afganistan’da işi ne? ‘’Askerimiz’’ ABD’nin maşası değildir! NATO’ya hayır, NATO’dan çekilin. Afganistan’daki işgale ortak olmayın. Emperyalist işgale son. Faşist Türk devleti ordusunu derhal Afganistan’dan çekmelidir, gibi şiarlarla sesimizi yükseltmeliyiz.

İsrail’in Gazze’deki katliamlarına-sivil ve çocuk katliamına ‘’hümanistçe’’pozlarla ‘’yaklaşan’’ ve ‘’insan hakları savunucusu demokrat’’ kesilen TC başbakanı Erdoğan’a ülkemiz halkları sormalıdır; Afganistan’da ölenler kim ve Afganistan’da gerçekleştirilen katliamlara neden destek veriyorsunuz? Bu ikiyüzlülüğü nasıl açıklamaktadır Erdoğan? Neden ABD’ye hizmet etsin diye Afganistan’da asker bulunduruyor ya da gönderiyorsunuz? ‘’Askerimizi’’ neden Afganistan’daki katliam ve işgal suçlarına ortak ediyorsunuz?

Ediyorsunuz, çünkü ABD’ye hizmet etmek asli görevi(n)izdir. Ve çünkü göbek bağınız ABD’ye bağlıdır. TC ve Erdoğan’ın gerçek yüzü, Afganistan’da yaşanan cani katliamlara verdiği destekte de Tekel işçilerinin direnişi karşısında aldığı tavırda da bir ve aynıdır.

Afganistan’daki işgalin temel gerekçesi ne ise, Tekel işçilerinin özlük haklarından mahrum edilerek işsiz bırakılmalarının altındaki sebepler özünde aynıdır. Şüphesiz ki gerici dünyanın devrimci dünya üzerindeki baskı ve zulmünün her niteliği, Maoist Komünist Partileri önderliğinde devrimci halkların her parçada emperyalizm, feodalizm ve faşizme karşı politik devrimci savaşı yükseltmesi ve siyasi iktidarı ele geçirmesiyle ortadan kaldırılabilir. Proleter enternasyonalist ideoloji ışığıyla proletarya partisi önderliğinde devrimci halkların birliği ve kurtuluş mücadelesini yükseltmek şarttır. Uluslar arası anti-faşist Madrid direniş mevzilerindeki ‘’Faşizme geçit yok’’ ruhuyla, emperyalist saldırganlık ve emperyalizme karşı anti-emperyalist mücadelenin ortak platformlarda buluşturulması ve aynı görevin her parçada sahiplenilerek temsil edilmesi tarihsel bir görevdir.

NATO şemsiyesi altındaki ABD emperyalizminin Afganistan işgali sadece Afgan halkını değil, Pakistan halkını da acıya-kana boğup kıyım ve katliamdan geçirmektedir. Afganistan ve Pakistan halkları şahsında işlenen işgalci saldırı ve katliamlar suçu, tüm dünya halklarına karşı işlenmiş suçtur. Halklar dünyanın her yerinde kardeştir; emperyalizm de her yerdeki saldırısıyla dünya halkları ve ezilen ulusların düşmanıdır.

NATO orduları, ABD’nin kukla orduları haline gelmiştir. Dünyanın her yerinde ABD’nin çıkarları uğruna dünya halkları ve ezilen ulusların kanını dökmekte; ‘’haçlı orduları’’ ya da Osmanlı veya Moğol yayılmacıları gibi ABD maşası NATO orduları, ABD yayılmacılığı emelleriyle oradan oraya koşmaktadır. ABD emperyalizmi, rakip emperyalist güç olan Rusya ve Çin’in bölgedeki etkisini lehine çevirme peşindedir. ABD işgalinin Rusya ve Çin’in kuşatılıp kontrol edilmesi, bir biçimiyle denetlenip engellenmesi amacıyla Afganistan’da krallık yaratıp tam tahakküm kurarak talan etmekten başka bir amacı veya gerekçesi yoktur. Ve elbette ki NATO güçlerinin görevi…

Türkiye-Kuzey Kürdistan Maoist Partisi olarak, ABD ve NATO güçlerinin Afganistan’daki işgal ve katliamlarını lanetliyoruz. İşgalci NATO ordularını ve askeriyle NATO-ABD işgalciliğiyle ortaklaşan TC ordusunu Afgan halklarına karşı işlediği suçtan ötürü sınıf nefretimizle kınıyoruz. Tüm devrimci demokratik güçleri ve halklarımızı Afganistan işgali şahsında emperyalizm-feodalizm ve faşizme karşı mücadeleye çağırıyoruz.

Afganistan Halkı Yalnız Değildir!

Yaşasın Bağımsız ve Özgür Afganistan!

Emperyalizmin İşgalci Güçleri Afganistan’dan Defolun!

ABD ve NATO İşgalcileri Kanlı Ellerinizi Afgan Halklarının Üzerinden Çekin!

Kahrolsun Emperyalizm ve İşgalci-Katliamcı Güçler!

Bütün Ülkelerden Halklar ve Ezilen Uluslar Emperyalizm ve Yerli Gericiliğe Karşı Proletarya Önderliğinde Birleşin-Savaşın-Özgürleşin-Özgürleştirin!

Maoist Komünist Partisi

Merkez Komitesi- Siyasi Bürosu

                                                                               Şubat 2010