17’LER; KAVGAMIZIN TÜM SİPERLERİNDE YOLUMUZU AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR!

94 Nolu Açıklama

        Çeşitli Ulus Ve Milliyetlere Mensup Türkiye -Kuzey Kürdistan’dan

        İşçiler, Köylüler, Gençler, Emekçiler, Tüm Sömürülen Ve Ezilenler!

Toplumlar tarihine bakıldığında ezen- ezilen, sömüren- sömürülen arasında cereyan eden sınıf mücadelesi, yoğunlukları ve düzeyleri belli farklılıklar taşıyor olsa da bu kesintisiz biçimde bütün şiddetiyle sürmüş ve ana hatlarıyla bu günlere taşınmıştır. Diğer bir değişle gerici hakim sınıflar her dem ezilen-sömürülen sınıfların mücadelesini kana boğup bastırmak için şiddet ve zor aygıtlarını en kuralsız biçimde kullanmış ve kullanmaya da devam ediyorlar. Bilineceği üzere bugünlere kadar yaratılan tüm toplumsal ilerlemeler, oluk, oluk akıtılan halklarımızın kanı ve canı pahasınadır. Yaratılan bütün bu zengin deneyim ve miras, bizim tarihsel ve güncel birikimimizdir. İşte bu tarihsel köklerimize sıkı sıkıya sarılıp yarına ışık tutacağız. Yaratılan bütün bu değerlerimizi Marksist Leninist Maoist(MLM) ideoloji ve bilimimizin süzgecinden geçilip güne ve yarına uyarlama berraklığıyla zenginleştirip ilerleyeceğiz. Spartaküs’ten Şeyh Bedreddin’e, Babailerden  Paris Komünü’ne, 17 Ekim Devrimi’nden Büyük Proleter Kültür  Devrimi’ne, Karadeniz’den Vartiniğe, Vartik’ ten Mercan’a Bu Tarih Bizimdir!

            17 Haziran 2005 tarihinde Türkiye- Kuzey Kürdistan devriminin öncü kurmayı partimiz Maoist Komünist Partisi (MKP)’nin önder kadrolarının da aralarında bulunduğu 17 yoldaşımız, faşist Türk ordusu tarafından havadan ve karadan binlerce askeri güç ve en modern silahları kullanmanın yanı sıra uluslar arası hukuku da hiç’e sayarak hunharca katledildiler.

             İmha ve inkar siyasetiyle palazlanan faşist Türk devleti, 18 Haziran sabahı büyük sevinç çığlıkları atarak faşist medya aracılığıyla ”Bitirdik” , ”Yok oldular” vs. naraları atarak dünyaya ilan ediyorlardı. Burjuva feodal faşist diktatörlüğün bu sevinci ve narası karşısında, Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın birçok yerinde “İbrahim’den Cafer’e Halk Savaşıyla Zafere” , ”Vartinik’ ten Mercan’ a Feda Olsun Canımız Halk Savaşına” şiarlarıyla köylerde, şehirlerde ve dünyanın birçok ülkesinde direniş, komünist kararlılık ve faşizme meydan okuyuş yankılanıyordu.17 ` lerin birçoğu Türkiye- Kuzey Kürdistan proleter devrimin öncü kurmayı TKP(ML)yi yeni nitel bir aşamaya ulaştıran 1. Kongresini gerçekleştirmede öncülük etmiş, MKP nin kurucularıydı. İşkencehanelerde, Ölüm Oruçlarında, gerilla savaşında, sokak çatışmalarında kısacası sınıf mücadelesinin her alanında faşizme yenilgiyi tattıran kutup yıldızlarımızdır.

            17’lerin, biz yoldaşlara bıraktıkları proletaryanın bu kızıl bayrağını daha bir titizlikle dalgalandırmanın biricik yolu, onların komünist kararlığını kuşanmak her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır.

            17’ler, halk savaşında ısrarın adıdır. Bu ısrarı ete kemiğe büründürmede öne fırlamalarıdır. Halk savaşının bu gün aldığı biçim yani merkezi halka olan kızıl siyasi iktidarlar için köylü gerilla savaşını geliştirip yaygınlaştırma bilinci onlar somutunda daha bir zenginleşmiş ve derinlik kazanmıştır.

             17’ler, komünist cüreti proleter sınıf mücadelesinde büyük küçük görev demeden hayatın her alanında yaşamsallaştırmak, kitlelerle birleşmek, halkın hem öğrencisi hem de öğretmeni olmaktır…

             17’ler, reformizme, revizyonizme ve parlamentarizme kısacası her türlü burjuva ve burjuvazinin değirmenine su taşıyan akım ve güçlere karşı tereddütsüz ve titizce MLM bilimini savunup yaşamsal kılmaktır.

            17’ler, derin halk ve yoldaşlık sevgisiyle donanmak ve her türden saldırılar karşısında tereddütsüzce siper olmaktır.

            17’leri anmak, geçmişe, güne ve geleceğe dair onların bilimsel ve eleştirel tutumlarına sahip olmaktır.

            17’leri Anmak; Bügünü Anlamak Ve Ona Müdahale Etme Bilincini Kuşanmaktır!

            Emperyalist-kapitalist sistem, yapısal krizinden ötürü bu gün çok derin ve tahripkar bir ekonomik-politik krizi yaşamaktadır. Bu ekonomik ve siyasi krizin bizimki gibi yarı sömürge, yarı feodal ülkelere yansıyışı elbette çok daha derin ve tahripkar olmaktadır. Halihazırda yaşanan krizin faturası halkalarımıza kesilmiş ve insanlar bir ekmeğe muhtaç hale getirilmiştir. Geniş halk kitlelerinin en demokratik hak ve talepleri faşist terörle bastırılmaktadır. Yanı sıra halk kitleri her bakımdan terörize edilip sindirilmek istenmektedir. Yine düşünce ve örgütlenme suç sayılıp yıllarla ifadesini bulan cezalar verilip susturmaya dönük terör estirilmekteler. “Günümüzün temel sorunu Kürt meselesi”,”Kürtler bizim kardeşimizdir” denilip çözüm yolu olarak da Kürt ulusunun en temel hakkı olan kendi kaderini tayin hakkını inkar edip hem TRT- 6 (şeş) gibi içerikte özünden uzaklaştırılmış faşist propaganda araçlarıyla, hem sokaklarda geliştirdikleri linç terörüyle, hem de her türden saldırıları devreye sokarak Kürt ulusunu ve halkını teslim almaya çalışmaktadırlar. İmha ve inkar siyaseti çok kapsamlı biçimde derinleştirilmektedir. Sinsi biçimde geliştirilen siyasetle başta ABD emperyalizminin BOP projesi ekseninde Kürt ulusal mücadelesini bazı ‘reformist’ vaatlerle BOP` un bir parçası durumuna getirip emperyalist tahakküm altında köleleştirmeye çalışıyorlar.            

              Emperyalizmin yeminli sadık uşağı faşist Türk devleti, tüm iktidar organlarıyla parçalanıp yok edilmeyene kadar yani demokratik halk iktidarı kurulmadan çeşitli ulus ve milliyetlerden Türkiye- Kuzey Kürdistan halkı,  Kürt ulusu ve ulusal azınlıklar ve çeşitli inanç sistemleri özgürleşemeyecektir. Biz Maoistler için görev açık ve nettir, Kaypakkaya’dan devralınıp 1. ve 2. Kongremizle daha da ilerletilen genel siyasi çizgimiz, Türkiye- Kuzey Kürdistan’ a ustaca uyarlanmasındaki adı MLM ışığında halk savaşını büyütüp yaygınlaştırmaktan geçmektedir.

             Emperyalizme göbekten bağımlı ve stratejik uşağı Kemalist feodal faşist diktatörlüğün barbarlıklarına son vermenin yani tüm kurumlarıyla mezara gömmenin yolu halk savaşı olduğu bilinci ve pratiğiyle Halk Kurtuluş Ordusuna katılıp savaşmaktan geçtiği dün olduğu gibi bugünde sınıf mücadelesinin olmazsa olmazıdır.

            Dünyada ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da estirilen revizyonist, reformist, parlamentarist ve tasfiyeci ideolojik rüzgarın güçlülüğünün farkındayız. Dün olduğu gibi bu günde bu rüzgara yelken açanların varacağı yer bellidir. Estirilen bu tasfiyeci rüzgarı tersine çevirmenin zorluğunun da farkındayız. Bu açıdan her türden burjuva çizgileriyle aramızda net ve kalın çizgiler çekerek sınıf mücadelesini geliştireceğiz ve bunu tersine çevireceğiz. Önümüzde duran bu görevi kesinlikle başaracağız. Çünkü politik iktidarı zapt etmenin olmazsa olmazıdır. İdeolojik berraklık ve netlik geleceği kazanmanın yegane anahtarıdır. Bu bilinçle MLM bilimi ve ideolojiyle bütün kötülüklere meydan okuyup komünizme yürümenin parke taşlarını adım adım döşeyerek ilerleyeceğiz. Bu mücadelede ölümsüzlüğe uğurladığımız yüzlerce yoldaşımızın bizlere bıraktığı bilgi ve tecrübe, mutlaka ama mutlaka kazanacağımızın müjdesidir.

            Sonuç Olarak; katledilişlerinin 4.yılında 17` leri anarken, onların bizlere devrettikleri proletaryanın kızıl bayrağını aynı titizlik ve cüretle dalgalandırmaktayız. 2. Kongremiz bu ısrarın ve cüretin ispatıdır. Elbette bu bilimsel ısrar ve cüretten uzaklaşmamız için gerek içte, gerekse dışta vaaz verenler çıktı ve daha da çıkacaktır. Bunlara cevabımız yine 17’ lerin o baş eğmez ideolojik ve pratik tutumları olacaktır. Bu bilimsel ısrar, komünizmi kazanmanın ısrarıdır. Bu bilinçle tüm Maoist aktivistler, halk savaşını geliştirmek ve yaygınlaştırmak için an’da, saat’te, gün’de üstüne düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmelidir.

            17’ler Ölümsüzdür!

            Şehitlerimizin Hesabını Soracağız!

            Kahrolsun Kemalist Faşist Türk Devleti!

            Yaşasın Halk Savaşı!

            Yaşasın Marksizm- Leninizm- Maoizm!

Maoist Komünist Partisi

Merkez Komitesi- Siyasi Bürosu

                                                                                     Haziran 2009