12 Eylül askeri faşist diktatörlük özgürlüğe ait fikirleri, geleceğe ait hayalleri akılları zorlayan zulüm ve vahşetle diz çökertip teslim almaya çalıştı. Ülke hapishaneye, her devlet binası birer işkence merkezine çevrildi. Zindanlarda yaşananlar anlatılıp, tanımlanması en zor mekanlar oldu. Metris-Mamak-Amed Zindanları’nda devrimci tutsaklar ağır işkence ve vahşetle teslim alınmaya çalışıldı. Özellikle 5 no’lu Amed Zindanı’nda Kürt özgürlük mücadelesi susturulmak, özgür Kürdistan hayalleri boğdurulmak istendi. Ayakta kalan, hareket eden, direnen herkes teslim alınmak istendi.
5 no’lu Amed Zindanı’nda teslimiyetle direniş, ihanetle devrime bağlılık, özgürlükle kölelik en üst düzeyde, en ileri boyutta çarpıştı ve kıyasıya bir irade savaşı verdi. İhanete, teslimiyete karşı savaşın en önünde Mazlum Doğan yer aldı. Mazlum arkadaşın yaktığı 21 Mart Newroz ateşi dalga dalga zindanın her tarafına yayıldı. Yanıt çok geçmeden Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin, Eşref Anyık arkadaşlardan geldi. Direniş ateşi artık büyüyordu.
Zindan duvarlarını sarsan bu onur direnişleri 14 Temmuz 1982 yılında M. Hayri Durmuş ve Kemal Pir arkadaşın ölüm orucu kararıyla daha büyük bir zirveye ulaştı. Su artık zalimlerden yana akmayacaktı. Suyun akışını büyük ölüm orucu direnişi değiştirdi. 12 Eylül askeri faşist diktatörlük işlediği büyük insanlık suçları devrimci tutsaklar tarafından zindanlarda ve mahkemelerde yargılanmaya ve tarihin çöplüğüne atılmaya başlandı. Devrimci tutsakları kişiliksizleştirip ihanet ettirme politikası artık iflas etmişti. Devrimci tutsaklar nezdinde mazlum Kürt halkı yargılanmaya her türlü saldırıyla yok edilmek istenirken büyük ölüm orucu direnişiyle yargılanan faşist diktatörlük oldu. Mazlumlar ve devrimci tutsaklar faşizmi 12 Eylül mahkemelerinde yargıladı. İşkenceyi lanetledi.
Direnişin öncü kadrolarından M.Hayri Durmuş arkadaş “mezar taşıma borçlu yazın” diyerek direnişin ve kararlılığın en mütevazi harflerini bedeniyle özgür toprakların dağlarına yazdı. “Yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” diyen büyük Komutan Kemal Pir arkadaş, enternasyonal fikrin ve pratiğin en anlamlı harflerini halkların özgürlük hayallerine işledi. Zindanlarda yeni bir dönem başladı. Aynı zamanda Kürtlerin mücadele tarihinde de bir dönüm noktası başladı. Suyun akışı özgürlükten yana döndü.
Zulmün korkusundan başını bile kaldıramayan bir tek kelime bile konuşamayan tutsaklar artık hep bir ağızdan “insanlık onuru işkenceyi yenecektir” sloganıyla direnişin adını karanlık koridorlara ve kör hücrelere yazdılar. Artık uyanış başlamıştı. Hiçbir zulüm devrimci tutsakların ve özgürlüğe susamış halkın uyanışını durduramazdı.
O günlerden bugüne dek egemen sınıfların sömürü ve baskı politikası, Kürtleri imha ve yok etme saldırıları hiç değişmedi. Bugün TC devleti Başure Kürdistanı işgal ederek Kürtlere karşı soykırım uygulamak istiyor. Ancak çabaları boşunadır. 14 Temmuz direniş ruhu çoktan Kürdistan dağlarında gerillaların ellerinde dolaşıyor. Hiçbir ihanet ve işbirlikçi politika yükselen Kürt özgürlük mücadelesini durduramaz.
Bugün her zamandan daha fazla Komutan Kemal Pir, öncü kadro M.Hayri Durmuş, öncü savaşçılar Akif ve Ali olma zamanıdır. Bugün yaşamın her alanında küçük nehirleri birleştirme, faşizme karşı birlikte savaşma anıdır. Halkların birleşik mücadelesinde komutanlaşma zamanıdır.
ÖLÜM ORUCU DİRENİŞÇİLERİ ÖLÜMSÜZDÜR !
FAŞİZMİ YENECEĞİZ, ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ!
İLERİ.. DAHA İLERİ!…
HBDH Yürütme Komitesi